MİLLİYET

Babalar ve kızları

 Gelişim Yayınları’nda çalıştığım dönemde ek iş olarak bir süre Beyaz Dizi editörlüğü yapma olanağını da bulmuştum. Bugün aşk – meşk konularında ileri geri konuşma hakkını kendimde görüyorsam, sanırım bunda Beyaz Dizi’nin de rolü olmalı.

Çevirmenlerden gelen metinleri okur, düzeltir, 124 sayfalık küçük boy bir kitaba sığacak şekilde kısaltırdım. Kitapların orijinal isimlerini “romantik genç kızların” daha çok hoşuna gideceğini düşündüğüm için değiştirdiğim de olmuştur!
Artık itiraf etmemde bir sakınca yok, bir keresinde “kısaltma” işini abartmıştım ve kitap dizgiden 16 sayfa eksik geldi! İki seçeneğim vardı: Ya eski metin üzerinden yeniden geçecek ve fazladan attığım bölümleri kitabın içine geri koyacaktım, ya da oturup kitabın bittiği yerden başlayan ve 16 sayfanın sonunda yeniden biten yeni bir bölümü bizzat kendim yazacaktım.
Benim için daha kolay olanı, ikinci yolu seçtim.
“Buz mavisi gözleri olan” oğlanı bir gizli görevle Rio’ya gönderip, “sarışın bukleleri narin yüzünü gölgeleyen” kızdan ayırdım.. Sonra da allem kallem ikisini tekrar bir araya getirdim ve mutlu son! Kitabın adını da bu nedenle “Uzaktaki Sevgili” olarak koymuştum..
‘Var – Yok’ baba olmayın
Gelişim’in Beyaz Dizi’sinin Genel Yayın Yönetmeni Serpil Demirtaş’tı..
Serpil’in elinden düşmeyen bir kitap vardı o yıllarda.. İçinde ne bulur, neden bu kitabı o kadar severdi tahmin etmem zor değildi ama işin aslına bakarsanız bu konunun üzerinde de fazla durmamıştım.
Geçenlerde postadan gelen bir zarfın içinden o kitabın Türkçe baskısı çıktı. “Baba Özlemi: Kayıp ve Var – Yok Babaların Ömür Boyu Süren Etkileri..” Dharma tarafından yayımlanmış ve Türkçeye Serpil Demirtaş çevirmiş..
Babalarını kaybetmiş çocuklar ile baba ilgisinden yoksun olarak büyüyen çocukların yaşamlarında karşılaştıkları zorlukları, bu zorlukların yol açabildiği psikolojik gelişmeleri, bir babanın bir çocuğun yaşamında ne kadar önemli olduğunu anlatan bir kitap. Yazarı: Psikolog Dr. Beth M. Erickson..
Kitaptaki bölümlerden biri “Babalar ve kızları” başlığını taşıyor ve kolayca tahmin edebileceğiniz gibi ilk işim oturup bu bölümü okumak oldu.
Dr. Erickson “kim olduklarını keşfetmelerine yardımcı olması için modeller ararken babalarıyla ilişki ihtiyacı içinde olanlar yalnızca erkek çocuklar değildir” diye yazıyor ve bir tehlikeye de işaret ediyor: “Kız çocuğu karşı cinsten olduğu için babalar kendilerini yetersiz ve çoğu zaman utangaç hissedebilirler ve geriye çekilirler.”
Bize düşen çok görev var
Kız çocuklarının gelişiminde babanın rolünün ne kadar önemli olduğunu gösteren birçok araştırma var. Başarılı kadınlarla ilgili olarak Lora Tessman tarafından yapılan bir araştırma, babaların kız çocuklar için çok önemli olduğunu ve kadınların yaşam boyu onlarla bir hesaplaşma süreci içinde olduklarını da ortaya koymuş.
Dr. Erickson “babaları tarafından sevildiklerini ve saygı duyulduklarını bilerek büyüyen kızlar zor kararlar almalarını ve bunların arkasında durmalarını sağlayan kişisel güç duygusunu üretirler. Kendi ihtiyaçları ile başkalarının talepleri arasında bir denge kurabilirler” diyor.
Kadın haklarındaki onca gelişmeye rağmen hâlâ modern toplumlarda bile “çocuk büyütmek” sadece anneye yüklenmiş bir görev gibi görülebiliyor. Oysa babalara da düşen birçok görev var ve bu kitap bizlere “iskele babası” olmakla yetinmememiz gerektiğini anlatıyor..