MİLLİYET

Bahçeli, Baykal'ın izinde..

 Gary Hamel’in şöyle bir sözü var: “Aynı sektörde çalışan insanlar aynı şekilde kördür. Hepsi aynı şeylere dikkat eder ve aynı şeylere dikkat etmez.”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin son çıkışını ve ardından gelen gelişmeleri izlerken aklımda bu söz vardı.

1995 seçimlerinin öncesini şöyle bir hatırlamakta yarar var.
Tansu Çiller’in Başbakan, Deniz Baykal’ın Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olduğu bir koalisyon hükümeti vardı, iktidarda…
Sonra Deniz Baykal’ın aklına bir erken seçim fikri düştü. Günlük siyasetin kendine özgü çalkantıları içinde karar alındı ve seçime gidildi.
O seçim gecesinin sonunda Baykal’ın partisinin barajı ancak geçebilecek kadar oy alabildiği ortaya çıktı.

Oyun bozanlığın cezası..
Anayol, Refahyol derken Ecevit’in azınlık hükümetiyle gidilen 1999 seçimlerinde ise Baykal ve partisi barajın altında kalmaktan kurtulamadı.
Bu, seçmenin Baykal’a ve partisine verdiği bir dersti, halk siyasette itiş kakıştan, oyun bozanlıktan hoşlanmıyordu…
Şimdiki Başbakan Yardımcısı ve koalisyon ortağı Devlet Bahçeli’nin bir süredir izlediği yol bana bu siyasi tarihi hatırlattı yeniden…
Bahçeli ve partisi önce Kemal Derviş ile itişti, bu, ekonomik reformlara karşı çıkan MHP’li bazı bakanların kabine dışında kalmalarıyla sonuçlandı.

Tecrübenin sesi…
Sonra Bahçeli bu kez Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili konularda pürüz çıkardı. Hükümetten çekilmeyi göze aldığını açıkladı… Ve son olarak da hepimizin hayretten açılmış gözleri önünde 3 Kasım’da erken seçim teklifi ile ortaya çıktı.
Türkiye’nin gündeminde seçimden çok daha önemli sorunlar varken, ekonomi ciddi bir dönemeci geçmeye hazırlanırken, işssiz kalmış insanlara iş umudu yavaş yavaş doğmaya başlamışken bütün bu süreci durduracak, ekonomiyi geriye götürebilecek bir teklif!
Bahçeli, bunun “cezasız kalacağını” düşünüyorsa geçmişte Baykal’ın başına gelenleri tekrar hatırlamalı diye düşünüyorum… Bugün geçmişteki bütün olumsuzluklardan kendisine ciddi dersler çıkardığı görülen Baykal’a bir telefon edip, “tecrübenin sesine” kulak vermesini öneriyorum…

Bir 10 yıl kaybedebiliriz…
Bugünkü hükümetin doğal ömrünü tamamladığına hiç kuşku yok. Bu koalisyon, Türkiye’yi yönetmekten aciz bir görüntü sergiliyor ve hiç kuşku yok ilk seçimler bunun sonuçlarının çarpıcı bir şekilde görülmesini de sağlayacak.
Buna rağmen Türkiye’nin şartlarında şu anda bir seçim istemek de gerçekçi değil… Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda önemli adımların atılması gerekiyor. Kopenhag Kriterleri ile ilgili yasaların çıkarılması ve uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Seçim Yasası’nın ve Siyasal Partiler Yasası’nın toplumdaki beklentilere yanıt verecek şekilde düzeltilmesi gerekiyor.
Erken seçim, bunu tamamen gündemden çıkaracak bir süreç. Bu da Avrupa Birliği hayalinin bir daha ne zaman canlanacağının bilinemeyeceği bir tarihe ertelenmesi demek… En iyimser hesapla tekrar bugünkü noktaya gelmemiz bir on yıl alabilir…

Halk, bunu mu hak ediyor?
Bahçeli’nin üzerinde kendince siyaset yaptığı zemin, işte böyle bir zemin…
Ecevitler’in Hüsamettin Özkan operasyonu ve Bahçeli’nin erken seçim çıkışı aynı zamanda ülkeyi yönetenlerin, ülke gerçeklerinden ne kadar uzakta kaldıklarını da gösteriyor…
Bugün Hazine, bu yılın en büyük borçlanması için ihale açacak. Bu ihalenin bugün yapılacağı aylardır biliniyor. Şu tartışmayı bir hafta sonraya atmak, bu arada anlaşmazlıkların çözümü için ikili – üçlü temasları sürdürmek ve ihaleye gidilirken normal bir görüntü vermek bu kadar zor muydu? Bütün bu tartışmalar nedeniyle yükselecek faizin, dövizin bedelini yarın yine bizler ödeyeceğiz.
Türk halkı bu kadar kötülüğü hak ediyor mu?