Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

BDDK, parayı geri almayı gerçekten istiyor mu?

 Bankalarının kaynaklarını kendi şirketlerine aktararak batmalarına yol açanların hâlâ eski şatafatlı yaşamlarını sürdürmeye devam ettikleri bir sır değil.

Bu kişiler BDDK’nın açıklamalarına göre bankalarından tam 11 milyar dolar çaldılar.
BDDK, çalınan bu 11 milyar doların sadece 250 milyon dolarını geri alabildi.
Bankalarının içini boşaltanlar özel uçaklarında, yatlarında, yalılarında, köşklerinde sefahat sürmeye devam ediyorlar. Hiçbirinin yaşam biçimi değişmedi.
Bankacılık dışındaki işlerini sürdürebiliyorlar, o işlerinden para da kazanıyorlar, ama BDDK’ya çaldıkları parayı geri ödemiyorlar.

Bir yeni yasa var ama..
BDDK, bürokrasinin ve yasaların labirentlerinde bu parayı tahsil edemeden dolaşmaya devam ederken, şirketler el değiştiriyor, mallar başkalarının üzerine devrediliyor.
31 Temmuz 2003 tarihinde kabul edilen 4969 sayılı yasa, Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak yürürlüğe girdi.
Bu yeni yasanın geçici 2. maddesi, “devlete gerçeğe aykırı tasarruf mevduatı bildirimi yapan”, yani aslında “çifte kayıt” tutanların ve yakınlarının tüm mallarının, tahsilat tamamlanıncaya kadar BDDK tarafından tedbir altına alınmasını öngörüyor.
Eğer yeni yasa uygulanabilirse, bu kişilerin mallarına tedbir konulacak ve tahsilat tamamlanana kadar da bu tedbir kaldırılmayacak.

Zihniyet değişmedikçe..
İlk bakışta, bu yöntemle çalınan paranın hiç olmazsa bir bölümünün tahsil edilebileceği düşünülebilir. Ancak daha önce fona devredilen, İmar Bankası’ndaki “çifte kayıt” tespit edilmese de yasadışı bir dizi işlemle batırılan bankalardaki alacaklar ne olacak?
Kişisel görüşüm o ki, BDDK’ya hâkim olan zihniyet değişmedikçe onlarca yasa çıkarılsa da çalınan paraları geri almak mümkün olmayacak.
BDDK’nın tahsilatı hızlandırmak için kullanabileceği ve uzun süredir yürürlükte olan yasalar zaten vardı.
Özellikle ‘Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun’, bu işte kullanılabilirdi.
Ancak BDDK bilinmeyen nedenlerle bu yasanın hükümlerini işletmekten kaçındı. Gözünün önünde mal kaçırılmasına, üzerinde sözde tedbir kararları bulunan şirketlerin asıl faaliyetlerinin başka şirketlere devredilmesine göz yumdu.
Bu konudaki eleştirilere tatmin edici bir yanıt da hâlâ verilebilmiş değil.
Elindeki uygun yasaları kullanmaktan kaçınan BDDK’nın yeni düzenlemelere dayanarak işlem yapabileceğine ve paraları tahsile yönelebileceğine inanmamızı gerektirecek hiçbir işaret de ortalıkta görünmüyor.

Göz göre göre..
İnanılmaz gibi görünen bir dizi sahtekârlıkla içi boşaltılan İmar Bankası’nın sahiplerinin ellerindeki “para edebilecek” mallar üzerinde hâlâ hiçbir tedbir kararı alınmadı.
Uzanlar, ellerinde para edebilecek tek şirket olan Telsim’i, BDDK’nın gözünün önünde başka bir şirkete satmaya çalışıyorlar.
BDDK uyanıp da Telsim’e tedbir koyana kadar bu şirket de kayıplara karışacak gibi görünüyor.
BDDK yetkilileri bugüne kadar tahsilatla ilgili olarak hep mahkemelerin ağır çalışmasından, yasaların yetersiz kalmasından şikâyet ediyordu.
İmar Bankası’ndaki gibi “çifte kayıt” durumunu dikkate alan yeni kanun bu konuda mahkemelerin 24 saat içinde karar vermelerini emrediyor.
Demek ki artık ne mahkemelerin ağır çalışmasından, ne de yasaların yetersizliğinden söz etmeye olanak yok.
BDDK’nın, gözünün önünde sahte kayıtlarla, olmayan Hazine bonolarının satışlarıyla katrilyonlar topladıktan sonra bankalarını batıranlardan tahsilat yapmaya gerçekten niyeti var mı, yok mu?
Hep birlikte göreceğiz!