Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’in konuşması ve bu konuşmaya yönelik tepkileri tartışırken Milliyet Haber Müdürü Doğan Akın, unuttuğum bir detayı hatırlattı..
Yargıtay Başsavcısı Nuri Ok, birkaç hafta önce bir panelde konuşurken irticanın devlete sızdığına ilişkin bazı sözler de söyledi.
AKP yönetimi, bu açıklama yapıldığı sırada Kızılcahamam’da bir toplantıdaydı.
Adalet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, toplantıyı kesip dışarı çıktı ve kapıda gazetecilere şu açıklamayı yaptı:
“Yargıtay Başsavcılığı çok önemli bir makamdır. Sayın Başsavcı böyle bir açıklama yaptığına göre elinde bilgi vardır. Laiklik çok önemli bir ilke olduğu için, bu bilgiyi alarak olayın üzerine gitmemiz gerekti. Sayın Başsavcı’yı aradım, açıklamasına ilişkin elinde bilgi-bulgu olup olmadığını sordum.. ‘Yok, ben ortaya konuştum’ dedi..”
Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin de, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde “kişisel görüşlerini” dile getireceğini söyleyerek bir konuşma yaptı.
İki ay bekleseydi
Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın böyle bir törende kurum adına görüş açıklamak yerine “kişisel görüşlerini” dile getirmesinde bir gariplik var mı, nasıl değerlendirmek gerekir bilmiyorum.
Ama şunu da düşünmeden edemiyorum: İki ay sonra emekli olacağını söylediğine göre “kişisel görüşlerinden” yararlanmamız için iki ay beklemesi daha doğru olmaz mıydı?
Öte yandan Başkan Mustafa Bumin, aynı günün akşamı verilen davette ise “Konuşmam Anayasa Mahkemesi’ni bağlar, çünkü mahkeme kararlarına atıf yaptım” dedi.. “Konuşmasam içimde ukde kalacaktı” diye de ekledi..
Uluorta konuşmamalı
Yargı mensuplarının, özellikle de yüksek yargı mensuplarının toplumda önemli bir ağırlığı olması gerektiğine inanırım..
Böyle bir “ağırlık” olduğunda yargı kararlarına duyulan saygı da artar..
Bu nedenle yargı mensuplarının uluorta konuşmalarını doğru bulmuyorum.
Yargıç, verdiği kararlarla mahkemede konuşan kişidir..
Kuruluş yıldönümlerinde, adli yıl açılışlarında da kurumsal kişiliğiyle yaptığı konuşmayla topluma özel mesajlar verebilir, toplumun hukuka ve hukukun üstünlüğüne olan inancını böylece artırır..
Ama herhalde ayaküstü konuşmamalıdır diye düşünüyorum.. Ortaya atılmış sözler sarf etmemeli ve bazen dilinin ucuna kadar gelenleri de tutmalıdır..
Öte yandan şunu da hatırlatmak istiyorum: Genelkurmay Başkanı da bir süre önce yaptığı bir konuşmada devlette irticai kadrolaşmanın yoğunlaştığına ve yöntem değiştiren irticanın aldatıcı taktikler kullanarak laikliğe karşı çalıştığına dikkat çekti..
Yargıtay Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi Başkanı da aynı soruna dikkat çekmişlerdi..
‘Alaturka siyaset’
“Alaturka siyaset” burada tekrar ortaya çıktı.
AKP, Genel Başkan Yardımcısı’nın ağzından “Böyle bir devlet adamına sahip olmakla iftihar ediyoruz” açıklamasını yaparken, Başbakan da “Geneli itibariyle olgunca yapılan bir değerlendirme” yorumunu getirdi..
Ancak dikkat ediyorum, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Yargıtay Başsavcısı’na karşı aynı tutumu izlemiyorlar.. Bu kez üslupları daha sert ve adeta yargı mensuplarıyla bir söz tartışması edası içindeler..
Bunun da yargıya duyulması gereken saygıyla bağdaşan bir yönü yok..
Yargı mensupları da en az askerler kadar saygıyı hak ediyorlar..
Cumhuriyet kurumlarının başında olan kişilerin görüşlerini açıklarken daha özenli olmaları gerektiğine inanıyorum.. Ancak onlarla tartışmak isteyenler de üsluplarına mutlaka dikkat etmeliler..
