MİLLİYET

Bu cahil adam da nereden çıktı?

 Masamın üzerinde iki tane kitap var. Birisi “Tarih”, diğeri “Felsefe” adını taşıyor. TÜSİAD’ın ortaöğretim yardımcı ders kitabı olarak hazırlattığı ve dağıtımına başlayacağı bir dizi kitabın ilk ikisi..

Pırıl pırıl bir kâğıda basılmışlar.. Düzgün ve kolay anlaşılır bir Türkçe ile.. Hepsi ülkemizin önde gelen bilim adamlarının katkılarıyla yazılmış, ortak bir çabanın ürünü kitaplar..
İnsanın yeniden öğrenci olası geliyor diyeceğim ama çok klasik kaçacak.
Benim kitaplarla ilişkim okuma yazmayı ilk öğrendiğim günlerde babamın aldığı Resimli Bilgi Ansiklopedisi ile başlamıştı. Sonra ilkokulu bitirdiğim yaz yine babamın Ankara’dan gelirken getirdiği bir koli dolusu romanla devam etti.
Hababam Sınıfı’nı da o yaz okudum, yatılı okula gitmek için ayak dirememin en önemli nedeni de budur.
Kitaplar benim yaşamımı kökünden değiştirdi.
Kitapları karıştırmayı, kitapçılarda dolaşmayı belki biraz da bu yüzden hâlâ çok seviyorum.
Geçenlerde Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haber gazetelerde, 23 Nisan krizi tartışmaları devam ettiği için fazla yer bulamadı. Kendi kendimize durduk yerde yaratmakta pek mahir olduğumuz krizlerin, esas sorunlarımızın tartışılmasını ve çözümünü nasıl erteleyip geciktirdiğini gösteren iyi bir örnek bu..

Oyun ve magazin..
Boğaziçi Üniversitesi’nden Yardımcı Doç. Dr. Yavuz Akpınar’ın bir araştırmasını aktarıyordu haber. 14 kentimizdeki özel ve devlet ilköğretim okullarının 8. sınıflarında okuyan 1150 öğrenci üzerinde yapılmış, “bilgi teknolojileri ve okuduğunu anlama profili”ni çıkarmaya yönelik bir araştırma.
Sonuçları üzerine ciddi olarak düşünmemiz gereken bir araştırma bu.
Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 57’sinin evinde bilgisayar var. Bunların yüzde 44’ü de internete bağlanma olanağına sahip.
Bu rakam genele oranlandığında her dört öğrenciden birinin internet bağlantısı bulunduğu görülüyor.
Öğrencilerin yüzde 57’si herhangi bir konuda bilgisayardan yardım almıyor. Yüzde 56’sı internetten yararlanmıyor. İnternetten yararlananlar ise daha çok oyun ve magazin sitelerini tercih ediyorlar. En az ilgi “haber ve eğitim” sitelerine yönelik.
Öğrencilerin yüzde 31’i günde ortalama iki saatlerini bilgisayar başında geçiriyor.

Kızlar kullanamıyor
Bu gerçekten kötü bir tablo. Belli ki öğrencilerin çoğu, ellerindeki muazzam bilgi kaynağını kullanma konusunda bir fikir sahibi değiller.
Okuldaki eğitim, onlara bu bilgi kaynağını nasıl kullanmaları gerektiğini öğretmediği gibi, bu bilinci de verememiş..
İnternet kafelerin çocukların bilgisayar kullanma saatlerini yükseltici bir etkisi var elbette, ama bunun daha çok oyun amaçlı olduğu da bir sır değil. Ve bir cinsel eşitsizlik burada da kendisini gösteriyor: İnternet kafeler daha çok erkek çocukların alanı.. Evinde bilgisayar olmayan bir kız çocuğunun bu kafeler aracılığıyla da olsa bilgisayara ulaşmaları olası değil.
Kitap okumaya gelince tablo daha da vahimleşiyor.
Yüzde 6’sı son bir yıl içinde hiç kitap okumamış. Yüzde 28’i son bir yılda bir – iki kitap okumuş. Yüzde 28’i üç – dört kitapta kalmış.. Yüzde 7’si beş, yüzde 31’i de beşten fazla kitap okuduğunu söylüyor..

Kitap mı, o da ne?!
Belli ki çocuklarımızın kitap ile ilişkisi sadece okuldaki ders kitaplarıyla sınırlı.. Üniversite eğitimi gören birçok gencimizin de kitapla ilişkisinin sınırı bu..
Araştırma sonuçlarına göre yüzde 3’ünün evine günlük gazete hiç alınmıyor. Yüzde 21’i bazen, yüzde 16’sı da sadece hafta sonlarında gazete görebiliyor. Çocukların küçük bir bölümü haber ve ekonomi sayfalarıyla ilgili.. Okumak için daha çok magazin ve spor tercih ediliyor.
TÜSİAD’ın girişiminin özellikle kitap okuma alışkanlığı konusunda iyileştirici bir etki yapmasını diliyorum. Ama bunun yeterli olmayacağı da çok açık.
Eğitim sistemimizin eksiklikleri üzerine konuşurken okul dışındaki eğitimi ihmal ediyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye’nin geleceğinin de ihmal edilmesi demek elbette..
Kitap ve gazete okumayan, internetten nasıl yararlanacağını bilmeyen nesiller yetişiyor. Sonra da şaşırıyoruz: “Bu cahil adam nasıl olup da bu kadar yükselebildi?” diye…