MİLLİYET

Bu şekilde katil de demokrasi kurban da..

 Yargıtay’ın “düşünce özgürlüğü”nün sınırlarını yeniden yorumlayan içtihadı birçok çevrede büyük bir sevinçle karşılandı.
Avrupa Birliği yolunda demokrasimizin gelişmesinde bir önemli dönemeç olarak nitelendi.

Ama şimdi tam da bu noktada tartışmamız gereken çok önemli bir soru da yeniden gündeme geliyor:
Demokratik haklar, demokrasinin kendisini ortadan kaldırmak için kullanılabilir mi?
Yargıtay’ın kararı “düşünce” aşamasında kaldığı sürece, şeriat propagandasının yapılmasına, bunun için her türlü propaganda aracının kullanılmasına, mitingler gösteriler düzenlenebilmesine olanak sağlıyor.

Sınır var ama..
Sınır bu düşüncenin “yaşama geçirilmesi için” şiddet kullanılması ile ilgili.
Suç, “tehlikeli ve şiddet çağrısı içeren bir kışkırtma eylemi” ile oluşabiliyor.
Aynı karar, siyasi partilerin laiklik karşıtı faaliyetlerini yasaklayan Anayasa hükmünün uygulanmasına devam edileceğini de öngörüyor.
Şeriat yanlısı, laiklik karşıtı düşüncelerin bir tek amacı var: Devleti, dini nitelikte bir organizmaya dönüştürmek.
Bu gerçekleştiğinde ise artık ne demokrasiden söz edebilmeye olanak var, ne de demokratik hakların kullanımından..
Her siyasal düşünce gibi şeriatçı düşünceler de eninde sonunda iktidara gelmek hedefini taşırlar.
İktidara gelmek istemeyen, kendi dünya görüşünü bir siyasal yönetim biçimi haline getirmek istemeyen bir “düşünce hareketi”ne olsa olsa “felsefi bir akım” denilebilir, siyasi hareket değil!
Vatandaşların dini duyguları üzerine oynayan, bu duyguyu sömürerek güçlenmeyi hedefleyen şeriatçı eğilimlerin bu tür bir “felsefi akım” olduğunu mu düşünüyoruz?

Şunları yazın bakalım
Sanırım hepimiz AB üyesi Federal Almanya’nın, Türkiye’den daha fazla bir “özgürlükler ülkesi” olduğunda hemfikir olabiliriz.
Peki o zaman bu ülkede Nazi propagandası yapılmasının neden hâlâ suç olduğunu ve hapis cezasıyla cezalandırıldığını nasıl açıklayacağız?
Almanya’da bir küçük dergide şöyle bir yazı yazın, bakalım başınıza ne geliyor: Yahudi soykırımı iddiaları palavradır, altı milyon değil, olsa olsa bir iki milyon Yahudi öldürüldü! Ya da şunu yazın: Nasyonal sosyalizm bu ülkenin kurtuluşu için tek yoldur, böyle düşünmeyenler vatan hainidir!
Denemenizi önermem, başınıza gelecek şey çok geçmeden hapsi boylamanızdır.
“Özgürlükler ülkesi” Almanya bunu neden yapıyor?
Bir tek nedenle: Federal Almanya’daki demokratik sistemi korumak, Almanların demokratik haklarını kullanamadıkları eski günlere dönmemek için!

Yanıt yine demokrasi
Şunu unutmamalıyız:
Elbette demokrasi, her görüşün serbestçe ifade edilebileceği bir rejimin adıdır.
Demokratik hakların kullanımından kaynaklanabilecek sorunları aşacak olan şey de yine demokrasinin kendisidir.
Ancak şeriatçılık ve ırkçılık gibi, insanların en temel değerlerini sömürerek güçlenecek akımlar karşısında demokratik düzeni eli kolu bağlı bir seyirci durumuna sokmak da bana o kadar akıllıca bir iş gibi gelmiyor.
Ülkemizde demokrasinin gelişmesine elbette sevinmeliyiz.
Ama bu gelişmenin demokrasinin sonunu getirecek şekilde kullanılmasına karşı çıkmak zorundayız.