MİLLİYET

Bu soyguna "Dur" diyecek yok mu?

 Dünkü Vatan Gazetesi’nde bir haber yayımlandı. BDDK’nın Pamukbank’ı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) geri alışının “perde arkasını” anlatan bir haber.

İlk bakışta “Bir kamu kuruluşuyla bir özel sektör kuruluşu arasındaki anlaşmanın perde arkası ne ola ki” diye düşünebilirsiniz… Evet, gariplikler dizisi burada başlıyor. Kamuya devredilen bankalara olan borcu toplam 5.5 milyar doları bulan bir grubun borçlarının tasfiyesi ile ilgili her şey “perde arkasında” yürütülüyor çünkü. BDDK, ne kamuoyunu aydınlatan bir açıklama yapıyor, ne de Çukurova ile imzalamaya hazırlandığı protokolün ayrıntıları hakkında bir bilgi veriyor.
İnsan ister istemez şunu düşünüyor: BDDK’nın saklamak istediği gerçek nedir? Yasalara ve ahlaka aykırı bir uygulama mı var ki, gece yarılarına kadar süren pazarlıklarla varılan anlaşma herkesten gizleniyor?
Öte yandan anlaşmaya taraf olan kuruluşlardan iki tanesi de halka açık. Yapı Kredi Bankası ve Turkcell… Hisseleri küçük yatırımcılar tarafından satın alınmış, SPK denetiminde olan, attığı her adımı halka açıklamakla yükümlü kuruluşlar bunlar…
Ama her şey gizlice yapılıyor. Hiçbir şey açıklanmıyor… Belli ki BDDK’nın saklamak istediği bazı şeyler var…

Anlaşılmayan anlaşma
Anlaşma ile ilgili olarak basına yansıyan bilgiler incelendiğinde BDDK’nın gerçekten de bu anlaşmayı gizlemek zorunda olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü yanıtı verilemeyecek çok soru var ve nasıl olup da bir kamu kuruluşunun böyle bir anlaşmayı imzalayabildiği gerçekten izaha muhtaç bir durum.
Anlaşmaya birlikte göz atalım:
1- Daha önce Milliyet’in de yazdığı gibi Yapı Kredi Bankası, Atel isimli “bir masa – bir telefon” şirketin yarısını 269 milyon dolara satın alıyor. Öteki yarısını da yine aynı fiyattan Dinç Bilgin BDDK’ya satmaya hazırlanıyor. Bu şirket Turkcell adına telefon kartı satıyor. Turkcell’in lisans sözleşmesi 16 yıl sonra bitiyor. Bu durumda Atel’in Yapı Kredi’nin küçük yatırımcılarını zarara uğratmaması için yılda minimum 45 milyon dolar kâr etmesi gerekiyor ki bu mümkün değil. Bu fiyatı kim biçti, BDDK buna nasıl onay verdi?
2- 2001 yılında uluslararası denetim kuruluşlarının raporlarına göre 213 milyon dolar zarar eden ve 520 milyon dolar borcu olan Digitürk ve Superonline gibi teknoloji şirketlerine Yapı Kredi Bankası, 20 Ocak 2003’te sermaye arttırımı yoluyla 93.5 milyon dolar nakit para veriyor. Üzerinden on gün geçtikten sonra bu şirketler Çukurova Grubu’na 12 yılda ödenmek üzere geri veriliyor. BDDK, bunun nasıl bir ticaret olduğunu açıklayabilir mi?

Bu nasıl hesap?
3- Bugünkü borsa değeri 3.3 milyar dolar olan Turkcell’in, Pamukbank ve Yapı Kredi Bankası’na ait olan yüzde 19.77 hissesi bugünkü borsa değerinin altında bir oranla Çukurova Grubu’na veriliyor. BDDK, bu hisseleri elinde tutsa Çukurova Grubu’nun borcundan düşebilir ve borsa yükseldiğinde zararını bu yolla karşılayabilir. Ama bu yapılmıyor ve bugünkü borsa değeri üzerinden 652 milyon dolar edecek hisseler 450 milyon dolara Çukurova Grubu’na peşkeş çekiliyor. BDDK, Yapı Kredi’deki Çukurova hisselerinin satışı için üç yıl beklemeyi kabul ediyor da neden Turkcell hisselerini borsanın en düşük olduğu bu dönemde Çukurova Grubu’na, üstelik TMSF mülkiyetindeki Pamukbank’tan kredi de vererek satıyor?

Göz göre göre soyuluyoruz
4- BDDK, Çukurova Grubu’nun fon bankalarına olan borçlarını 3 yılı ödemesiz 15 yıla yayıyor. 5 milyar 540 milyon dolarlık anaparaya 15 yılda sadece 895 milyon dolar faiz ödenecek. Bugün Türkiye’nin Eurobond faizi yüzde 11. Devlet kendisi yüzde 11 ile borçlanıyor ama Çukurova’dan alacağına bu faizin yarısını yürütüyor. BDDK bunun ardındaki mantığı ve niyeti açıklayabilir mi?
Türkiye hepimizin ve hükümetin gözü önünde açıkça soyuluyor.
Bu ülkede bütün bu soygun düzenine çomak sokacak bir savcı yok mu? Halkın çıkarlarını kim koruyacak? Hükümet nerede? Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Devletin denetleme kuruluşları neden harekete geçmiyor?