MİLLİYET

İktidar bozar, mutlak iktidar mutlak bozar!..

 AKP’nin kuruluşunun konuşulduğu, Necmettin Erbakan ile Tayyip Erdoğan’ın yollarının ayrıldığına işaret eden ilk demeçlerin verildiği günleri hatırlıyorum.

Siyasi partilerdeki lider sultasından, tabanın söz hakkı olmamasından, parti içi demokrasinin gerekliliğinden ve AKP’nin sadece ülkede değil kendi içinde de demokrasiyi işler hale getireceğinden söz eden demeçleri..
Öyle görünüyor ki bunlar ilk zamanların heyecanı içinde söylenen sözlerden ibaretmiş.
AKP, 1 Şubat’ta toplanacak kurucular kurulunda tüzüğünde çok önemli bir değişiklik gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun seçiminde “çarşaf liste” uygulamasını öngören tüzük maddesi değişecek ve seçimler “tek liste” ile yapılacak..
“Çarşaf liste” uygulamasının değişmesi partinin MKYK’sına kimlerin gireceğinin bir anlamda önceden lider tarafından belirlenmesi ve seçimin bir tür “oyunödan ibaret kalması anlamına geliyor.
Çarşaf liste yönteminde, kongreye katılan delegeler istedikleri isimleri işaretleyebilme olanağına sahipler. Bu yöntem sayesinde, genel merkeze hâkim olan grubun dışında kalmış ama delegeye sempatik gelen bazı isimler de parti yönetimine katılabilirler.
Bu değişiklikle öteki bazı partilerimizin yanı sıra AKP’de de parti yönetiminin istemediği isimlerin parti yönetimine girmeleri engellenmiş olacak.

Diktatörlüğe karşı demokrasi
Türkiye parlamenter demokrasi ile yönetilen bir ülke.. Parlamenter demokrasinin gereklerinden birisi parlamentoda temsil edilen partilerin bir iç disiplin ile hareket etmelerinin sağlanması.. Bunun bir lider diktatörlüğüne dönüşmesini önleyecek mekanizma ise parti içi demokrasi..
Yani her parti kendi içinde demokrasinin sağladığı olanaklarla ülkenin sorunlarını tartışacak, ortak bir karar oluşacak, bu ortak karar parlamentoda parti disiplini içinde hareket eden grup tarafından yaşama geçirilecek.. Parti organlarının seçiminde üyelerin geniş söz hakkı olacak, böylece parti içindeki her görüşün partinin kurullarında temsiline olanak sağlanacak ki yukarıda sözünü ettiğim karar alma süreci demokratik olarak işlemeye devam edebilsin..

Geçmişten ders çıkarmak
Bu iki kuraldan birinin gözetilmemesinin sonucu belli: Parlamenter demokrasinin işleyişinde sorunlar çıkacak. Ya disiplinini kaybetmiş grupların elindeki parlamento iş yapamaz hale gelecek ya da parlamentodaki halkın temsilcileri liderlerinin sözünden çıkmayan kapıkullarına dönüşecek..
Bu tablonun sadece ülkeye zarar vermediğini, o tür partileri de sonunda yiyip bitirdiğini çok yakın geçmişimizde yaşadık. Bugünkü parlamento büyük ölçüde geçmişteki bu yıpranmanın da eseridir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP içindeki otoritesinin ve gücünün zirvesinde olduğu bir dönemde buna neden ihtiyaç duyduğu gerçekten tartışılması gereken bir durum.
Şu sözü her siyasetçinin aklında tutması, her sabah aynaya bakarak kendine en az bir kere söylemesi gerektiğine inanıyorum: “Her iktidar insanı bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar!”