Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Evliliği sonsuza kadar sürdürmenin sırları

 Şakacı arkadaşlarımın birinden geçen gün bir e – posta aldım. Bu e-postayı eşinden gizli olarak yolladığına hiç kuşkum yok. Kendisini yıllardır iyi tanırım, bu düşüncelerini eşiyle paylaşmış olabileceğine o yüzden ihtimal vermiyorum.

Mektup “Karım ve ben evliliğimizi sonsuza kadar sürdürmenin sırlarını keşfettik” diye başlıyor ve alt alta dizilmiş maddeler halinde devam ediyordu.
Aşağıda aktarıyorum, birlikte okuyalım..

Yedi kurtarıcı madde
1 – Haftada iki kere, güzel bir restorana gideriz, biraz şarap, biraz güzel yiyecek… Salı günleri o gider, cumaları ben…
2 – Ayrı yataklarda yatarız… Onunki İzmir’de, benimki İstanbul’da…
3 – Karımı her yere götürürüm… Ama her seferinde dönüş yolunu bulur…
4 – Yıldönümümüz için karıma nereye gitmek istediğini sordum… O da “Uzun zamandır gitmediğim bir yer olsun” dedi… Mutfağı önerdim…
5 – Her zaman el ele tutuşuruz… Eğer elini bırakırsam, hemen alışverişe başlar..
6 – Şunu her zaman hatırlayın… Evlilik boşanmanın birinci nedenidir. İstatistiksel olarak, boşanan çiftlerin yüzde yüzünün daha önce evli olduklarını biliyoruz.
7 – Son kavgamız benim suçumdu… Karım bana “Televizyonda ne var?” diye sordu… Ben de “Toz” dedim…

‘Olmaz, Ahmet evde!’
Bunun çok cinsiyetçi bir yaklaşım olduğu düşünceme eminim sizler de katılıyorsunuzdur ama erkek okurların bıyık altından hafiften tebessüm ettiklerini de görür gibiyim.
Geçen gün Piyale Madra’nın “Ademler ve Havvalar”ının yeni yayımlanan üçüncü kitabını aldım.
Piyale Madra, kadın – erkek ilişkilerinin değişik boyutlarını son derece ince bir mizahla çiziyor.
Karikatürlerden birinde iki kadın karşılıklı oturmuş sohbet ediyorlar.
Birinci kadın anlatıyor: “Her günümü en iyi şekilde değerlendirmeye çalışırım..”
Sonra her karede günlerinin nasıl geçtiğini izliyoruz: “Pazartesi sabahları berbere giderim. Öğleden sonra da arkadaşlardan birinde toplanıyoruz. Salıları mutlaka salı pazarına giderim. Çarşambaları sinema günüm. Perşembe oyun günümüz. Cuma günleri de tahta boyama kursuna gidiyorum.”
İkinci kadın soruyor: “Cumartesi, pazar?”
Son karede birinci kadın asık bir suratla yanıtlıyor: “Cumartesi, pazar Ahmet evde..”

Ortak noktalar azaldıkça
Birçok evli çift arasındaki temel sorun da galiba bundan kaynaklanıyor: Paylaşılacak ortak merakların, zevklerin giderek azalması ve sonunda da tükenmesi..
Toplumun eğitimsiz kesimlerindeki evliliğe ilişkin bu tür sorunlar, evliliğin doğal bir sonucu olarak daha kolay kabulleniliyor gibime geliyor.
Oysa, eğitimli, kentli çiftlerin böyle bir tuzağa nasıl olup da düşebildiklerini anlamakta zorlanıyorum.
Teorik olarak böyle çiftlerin ortak zevk geliştirme konusunda daha çok olanakları olmalı.. Kitap okumaktan tutun da, sinemaya gitmeye, birlikte yeni bir beceri edinme uğraşına girmeye kadar..

Suçlu evlilik mi?
Ama kişisel gözlemlerim bunun zannedildiği gibi kolayca yapılamadığını da ortaya koyuyor.
Çiftler paylaşmaktan zevk alacakları ortak noktalarını geliştirmek bir yana birbirlerinden giderek uzaklaşabiliyorlar.
Ancak bu uzaklaşma fiziksel bir uzaklaşma da olmuyor. Tam tersine birbirine adeta yapışıkmış gibi bir yaşam sürmeye de devam ediyorlar.. Paylaşacak çok şeyi olmayan iki insanın, bütün yaşamlarını birbirlerine yapışık geçirmelerinden daha sıkıcı ne olabilir ki?
Suçlu da kolayca bulunuyor: Evlilik aşkı öldürüyor güzelim!