Avrupa Birliği, uluslararası krizlerde politika üretme yeteneği olmadığını bir kez daha kanıtlıyor.
AB daha önce Bosna ve Kosova sorunlarında da benzer bir politikasızlığın içinde kaybolmuştu.
Şimdi de Birlik Genel İşler Konseyi’nin dün Lüksemburg’da, Filistin sorunu için yaptığı olağanüstü toplantıda bir sonuç elde edilemedi. 
Ortadoğu’ya bir heyet göndererek “Birleşmiş Milletler kararlarına uyulmasını” kararlaştıran Avrupa Birliği’ne, Arafat’la görüşme izni verilmedi!
Bunun nasıl bir diplomatik güçsüzlük olduğunu bilmiyorum söylememe gerek var mı? 
AB Dönem Başkanı ve İspanya Başbakanı Aznar’ın, Arafat’ı telefonla her arayışında karşısında Şaron’u bulduğuna ilişkin fıkra mı, gerçek mi olduğu bilinmeyen haberler Brüksel’in aczini de açıkça ortaya koyuyor.
Birçok AB üyesi, Ortadoğu’da büyüyecek bir çatışmanın Avrupa’yı da içine alacağı korkusunu seslendiriyor ama buna karşı ne yapılacağı da somut bir şekilde ortaya konamıyor.
Irak’a müdahale hayal
Bush yönetiminin iktidara gelişinin ardından 11 Eylül olayıyla pekişen Amerika’nın Avrupa’yı kaale almadığı iddiaları da bu olayla bir kez daha ortaya çıkıyor. 
Avrupa, Ortadoğu’daki ateşin kendisine sıçramasından korkar ve bunun için doğru dürüst bir politika geliştiremezken Bush’un İngiltere Başbakanı Blair ile Irak’a yapılacak müdahaleyi konuşmak için bir araya geleceği haberi de Avrupa hesabına yazılan bir başka olumsuz puan.
Bu aynı zamanda dünyanın ne kadar talihsiz bir döneme girdiğini de gösteriyor.
Aklını Saddam ile bozmuş gibi görünen Bush’un, Ortadoğu’da neler olup bittiğinden bile haberi yok belli ki..
Böyle bir ortamda Irak’a müdahale artık sadece bir hayalden ibaret. 
İsrail’in Birleşmiş Milletler kararlarına uymamakta direnmeye devam etmesi, Filistin’deki askeri operasyonunu sürdürmesi, Irak’a müdahaleyi kolay hesaplanamayacak bir geleceğe atmış durumda.
George ‘Şaşkın’ Bush 
İslam Konferansı’nın önceki gün Kualalumpur’da yaptığı toplantıdan çıkan sonuç bildirisine göz atmak bile artık Amerika’nın ya da bir başka batılı gücün bölgede bir Arap – İslam ülkesine karşı askeri harekâtına olanak bırakmadığını görmeye yeterli. 
Ama Bush bir yandan İsrail harekâtını “Arafat’a dokunmamak kaydıyla” gizli – açık onaylarken, öte yandan Irak’a müdahale edebileceğini düşünüyor.. Buna “şaşkınlıkötan başka bir isim koyamıyorum..
Filistin’in işgaline ve halkının aşağılanmasına yönelik bu harekâtın durdurulamaması bugüne kadar sakin gibi görünen bütün Arap dünyasını da harekete geçmek zorunda bırakabilir.
Demokrasinin “dösinin olmadığı Arap dünyasında bile, diktatörlerin sokaktaki halkın sesine kulaklarını uzun süre tıkamaları mümkün değil. 
İsrail durup, geri çekileceği zamanı iyi hesaplamadığı takdirde Ortadoğu’da topyekûn bir İsrail – Arap çatışmasını da beklemek gerek.
Ne Avrupa bu zorluğun üstesinden gelebilecek bir politikaya sahip ne de 11 Eylül travmasını üzerinden atamamış durumda olan Amerika acı gerçeğin farkında. 
İnsanlık için gerçekten çok zor bir dönem başlıyor..
