Bana terörün tanımını yapar mısınız?
Vücuduna bombalar sarıp, bir lokantada bunu patlatmak ve bazı insanların ölmesine ya da yaralanmasına yol açmak terör eylemi midir?
Soruyu böyle sorunca herkesin paylaşacağı bir yanıt vermek çok kolay: Evet, bu bir terör eylemidir.
Soruyu şöyle sorarsam nasıl yanıt verirsiniz?
Vücuduna bombalar sarmış bir Filistinli’nin, Tel Aviv’de bir lokantada bunu patlatıp, bazı İsraillilerin ölmesine ya da yaralanmasına yol açması bir terör eylemi midir?
Benim yanıtım şu: Evet, bu da bir terör eylemidir.
Ama bu yanıtımın herkes tarafından paylaşılmadığını da gayet iyi biliyorum.
Peki soruyu şöyle değiştirsek? Vücuduna bombalar sarmış bir Filistinli bunu Gazze’de, Ramallah’ta, Beytüllahim’de İsrailli askerlerin yanında patlatırsa bu bir terör eylemi midir?
Benim yanıtım şu: Hayır, bu bir terör eylemi değildir, savaşın ta kendisidir…
Kamplaşma başladı
Dünkü yazımla ilgili olarak bana ulaşan ‘e-posta’lar, bu konuda okuyucularımızın adeta siyah ile beyaz kadar birbirlerinden ayrıştıklarını ortaya koyuyor.
Bir bölüm okuyucu Filistinli ‘fedailerin’ bu eylemlerinin ‘meşru’ bir hak olduğunu, Filistin’de sivillere karşı İsrail tarafından işlenen askeri suçlara karşı yapıldığını, Filistinlilerin böylesine ezici bir askeri güç karşısında zaten başka şanslarının da olmadığını düşünüyor.
Bir bölüm okuyucu da bunun her şekilde terör eylemi olduğunu kanısında…
Okuyucularımızın bazılarında Filistin halkının başına gelenlere karşı bir “Oh olsun” yaklaşımı da var. Bu okuyucular, “Türkiye yıllarca terörle sarsılırken Arap dünyasının kılını bile kıpırdatmadığından, bazı teröristlerin Filistin kamplarında eğitildiklerinden” söz ederek İsrail’in terörü durdurmak için her türlü yola başvurmaya hakkı olduğunu savunuyor…
Benzeri yaklaşımlara gazetelerin köşe yazılarında da rastlamak mümkün. Öyle görünüyor ki Filistin’de yaşananlar, Türkiye’de yeni bir kamplaşmanın da vesilesi olacak…
İslam dünyasında da bu sorular benzeri bir kamplaşmaya yol açmış durumda zaten.
Olan sivillere oluyor…
Kualalumpur’da dün gerçekleşen ve terörün İslam imajına etkisinin tartışıldığı İslam Konferansı Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda ortak bir terör tanımı üzerinde anlaşılamamış olmasının da gerisinde Filistin’de yaşanan olayların karmaşıklığı yatıyor.
Bir yanda kentleri kuşatılmış, işgal edilmiş, en yakınlarını kurban vermiş Filistinliler… Öte yanda bir ayda yüzden fazla sivili, canlı bomba terörüne kurban vermiş İsrail…
Bir yanda ‘ateş-kes’ten sözederken terörü engellemeyi başaramayan Arafat, öte yanda terörü önleme gerekçesiyle Filistin kentlerini işgal eden, sokakta sivilleri kurşunlayan, Filistin halkını liderlerini tecrit ederek aşağılayan Şaron…
Ve her iki tarafta da acı çeken, ölen, yaralanan siviller…
Benim kişisel görüşüm, bu kavgada hangi tarafta duracağımızı belirleyecek unsurun bu olduğudur…
Hangi taraftan kaynaklanırsa kaynaklansın, hangi ‘meşru’ gerekçenin ardına saklanırsa saklansın, sivillere karşı her türlü şiddet hareketini lanetlemeliyiz.
İnsan olmanın gereği budur.