MİLLİYET

İmam hatip meselesi ve bir okur mektubu

 İmam hatip liseleri ile ilgili tartışmalar üzerine geçen gün yazdığım yazıdan sonra bir okuyucumdan şöyle bir mektup aldım:

“Sevgili Mehmet Bey,
Size kendi tecrübemi anlatayım. Eğer imam hatip okulları olmasaydı ben bugün Boğaziçi’nde master yapıyor olmayacaktım. Ailemi ben seçmedim ama tahmin edersiniz ki her taassup sahibi baba kızını okula göndermiyor. Bu yüzden iki ablam da okuyamadı. Ben ise şans eseri kapalı olarak okuyabileceğim bir okula yollandım. Amaçları benim Kuran okumayı öğrenmemdi. Oradan derken üniversiteye geçtim. Sonra babam yaşlandıkça yumuşadı, ben ekonomik özgürlüğümü kazanınca başımı açtım ve bir işe girdim. Bunun mücadelesini verdim ama her kız benim kadar şanslı değil. İyi ki imam hatip okulları vardı. Duruma bir de çaresiz kızlar açısından bakın. Onların topluma entegre olması için küçük de olsa bir şans bu okullar. Ehven-i şer derler ya öyle. Tamam bu okulları kapatacaksanız önce bu babaları etkisiz hale getirmek gerekiyor. Taassup ve bağnazlık nasıl son bulur? Kadınlar nasıl özgürleşebilir? Gelin bunu tartışalım. Saygılarımla.”

Okuyamayan kız çok
Okuyucumun adını ve master yaptığı bilim dalını açıklamıyorum, çünkü bu konuda iznini almış değilim.
Şurası bir gerçek ki okuyucum, eğer böyle bir fırsat bulamamış olsaydı, şimdi ilkokuldan sonra okumamış cahil bir insan olarak yaşamını sürdürüyor olacaktı.
Geleneklerin yarattığı toplumsal baskı ve taassuba varan dini inançlar nedeniyle okula gidemeyen kızlarımızın sayısının hiç de az olmadığını biliyoruz.
Milliyet’in bir süredir ısrarla sürdürdüğü “Baba Beni Okula Gönder” kampanyası nedeniyle yayımlanan haberlerde bu gerçek açıkça ifade ediliyordu.
Aynı şekilde, sadece kız çocuklarının değil ama bazı erkek çocuklarının da imam hatip liselerine yollanıyor olmasının gerisinde bu yatıyor: Çocuğum dinini öğrensin, aile geleneklerine ters bir ortamdan etkilenmesin.
Mutaassıp aileler, çocuklarının normal liselerdeki nispi özgürlük ortamından olumsuz etkilenebileceğine inanıyorlar.

Aileler ikna edilmeli
Dolayısıyla imam hatip liselerinin kaldırılması konusu tartışılırken çözümlenmesi gereken temel bir sorunumuz var: Bu aileleri, çocuklarını normal liselere göndermelerinde bir sakınca olmayacağına ikna edebilmek.
Sonuç olarak Türkiye’de lise çağındaki çocukların neredeyse yüzde 90’ı normal liselere devam ediyorlar ve içlerinde sırf bu yüzden “serseri” olan herhangi bir kimse de yok.
Böyle gençler toplumumuzda varsa, bu durum, lise eğitiminin “serbestliğinden” değil, çok daha başka toplumsal ve ailevi nedenlerden kaynaklanıyor.
Bunu, ailelere anlatıp onları ikna edebilecek durumda olanlar ise şu anda iktidarda bulunuyorlar.
Eğer imam hatip lisesi-normal lise ayrımının yarattığı siyasi gerilimden beslenmek gibi bir hesapları yoksa, bunu kolayca başarabilirler.

Seçmeli ders çözümü
Ailelerin “Çocuğum dinini öğrensin” talebi ise, normal liselere konulacak seçmeli derslerle kolayca karşılanabilir ve bu olanaktan imam hatip lisesine çocuğunu göndermek istemeyen ama dini inançlarına bağlı ailelerin çocukları da yararlanabilir.
Türkiye’nin ihtiyacı ve hükümetlerin görevi, çocukları arasında ayrımcılık yapmak değil, tüm çocuklarına eşit olanaklarla, çağın gereklerine uygun kaliteli bir eğitim ortamı yaratmaktır.