Bazı kişiler bunu yazdığım için sinirlenecekler belki ama düşündüklerimi söylemem gerek.
CHP kendini değiştiremez, kitlelerle bağlarını güçlendiremez ise gelecek seçimde TBMM’de büyük bir olasılıkla şöyle bir tabloyla karşılaşacağız: Büyük parti AKP ve birbirine yakın sandalye kazanmış küçük partiler. Belki DYP, belki MHP, belki her ikisi birden..
Ortalıkta dolaşan “bugün seçim olsa” anketlerinde CHP’nin barajı geçtiği görülüyor elbette ama unutmamak gerekir ki, CHP de büyük bir bölünmenin eşiğinde ve önümüzdeki seçimde yukarıda özetlediğim “dönüşüm” gerçekleşmezse baraj dışında kalması benim için sürpriz olmayacak.
Kitleler unutuldu
“Dönüşüm” derken kastım, Deniz Baykal gitsin, Mustafa Sarıgül gelsin, Hurşit Güneş seçilsin gibi “kişisel” bir durum değil..
CHP’nin yürürlükteki tüzüğünün kaç kişinin aday olmasına olanak tanıyacağını, aday olma şansı elde edebilecek olanların seçimi kazanıp kazanmayacaklarını bugünden bilebilmek olanağı yok ve kanımca bu o kadar önemli de değil.
Sorun, Türk siyasetinin “sol kanadının” kırıldığı gerçeğinde yatıyor.
Bugün bu partiye hâkim olan “dağınıklık” görüntüsü de esasen bundan kaynaklanıyor.
“Dağınıklık görüntüsü” derken adayların çok olmasından, parti üye ve sempatizanlarının ortaya çıkan adayları şu ya da bu nedenle beğenmemelerinden de söz etmiyorum.
Kitlelerle sağlam bağlar kuramamış olmanın ve günün gerçeklerine uygun ideoloji geliştirememiş olmanın bir sonucu bu..
Çünkü, planları yok..
Ortada sağlam, elle tutulur bir ideolojik tutum olmadığı için bir olağanüstü kongrede aday olarak ortaya çıkanlar, çıkacağı varsayılanlar da kaçınılmaz olarak “beş benzemez” oluyorlar..
Şunu görmek gerekiyor: Türkiye’de başta CHP olmak üzere “sol” partiler dünyanın ve toplumun nasıl değiştiğini görmediler. Gördülerse bile kendilerini buna uyduracak refleksi gösteremediler.
Bulundukları yerde durmaya devam ettiler ve bu tutum onları bazen kaçınılmaz olarak aşırı sağ – milliyetçi tutumlar almaya bile yöneltebildi.
Bir Amerikan atasözündeki gibi: “Bir planın yoksa, başkalarının planlarının bir parçası olursun”!
Sorun çok derinde
Solun bir zamanlar karşı olduğu, değiştirmek için çaba gösterdiği “statüko”nun savunucusu ve hatta bizatihi ta kendisi haline gelebildiler.
(Bazı kişiler “Hiç mi doğru bir şey yapılmadı?” diye sorabilir. Bunu daha çok durmuş bir saatin günde iki defa doğru zamanı göstermesine benzetiyorum.)
CHP’nin yaklaşan kurultayı bütün bu sorunların çözülmesine bir ilaç elbette olmayacak.
Çünkü sorun çok daha derinde.
Ama bu kurultay bir başlangıç haline getirilebilir.
Artık o başlangıç CHP’nin içinde mi olur, dışında mı gerçekleşir, bunu da zaman gösterecek.