MİLLİYET

MİT'çi Kozinoğlu 'kişisel' davranmış

 Alaattin Çakıcı, Avusturya’da yakalandığında üzerinden çıkan pasaportun eski bir görevlisine ait olması dikkatlerin bir kez daha Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) üzerine çekilmesine yol açtı.

MİT açısından “talihsizlik” bununla da kalmadı.
MİT Dış Operasyonlar Daire Başkan Yardımcısı Kaşif Kozinoğlu’nun da merkezinde yer aldığı iki olay, gazete manşetlerine taşındı.
Birinci olay Kozinoğlu’nun, bir istihbaratı değerlendirmek amacıyla Alaattin Çakıcı’nın bazı adamlarıyla görüşmüş olduğunun öğrenilmesiydi.
İkinci olayda da Kozinoğlu, Çakıcı hakkında Yargıtay’da görülmekte olan bir dava ile ilgili olarak davanın sonuçlandırılmasının bir süre daha geciktirilmesi talebiyle Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile görüşmüştü.
Çakıcı’yla ilişkimiz yok
Birinci olay gayri resmi olarak doğrulandı. Kozinoğlu, bir suikast ihbarı nedeniyle Alaattin Çakıcı ile görüşmüştü.
İkinci olay da Yargıtay Başkanı Özkaya tarafından doğrulandı. Özkaya, Kozinoğlu’nun kendisine davanın geciktirilmesi talebini ilettiğini, ancak bu talebi kabul etmediğini söyledi. Kozinoğlu hakkında “suç duyurusunda” bulunmamış olmasını da “devlet görevi yapıyordu” diye açıkladı.
Bütün bu olaylar bazı çevrelerde, daha önce kesildiği bilinen Alaattin Çakıcı – MİT ilişkisinin devam etmekte olup olmadığı sorusunun sorulmasına yol açtı.
Dün MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile konuştum.
Çakıcı ile Teşkilat arasında ne tür bir ilişki olduğunu, Kozinoğlu’nun bu olaylardaki rolünü sordum.
Atasagun sorularıma içtenlikle yanıt verdi.
Ve üstüne basa basa “Alaattin Çakıcı ile teşkilatın irtibatı 1998 yılında sona ermiştir. O tarihten beri de hiçbir şekilde yeniden ilişki kurulması söz konusu değildir” dedi.
Bana, Çakıcı’nın yurda ilk getirilişinde MİT’in oynadığı rolü hatırlattı ve bu nedenle Başbakan Mesut Yılmaz’ın teşekkür ettiğini söyledi.
Çakıcı’nın Avusturya’da yakalanmasının ardındaki teknik çalışmanın MİT tarafından yürütüldüğünü, cep telefonunun MİT tarafından tespit edilip Emniyet’e bildirildiğini, yakalanması için gerekli bütün teknik desteğin de yine MİT tarafından sağlandığını belirtti.
Çakıcı’nın taşıdığı pasaportun sahibi olan emekli MİT görevlisinin de evinden alınarak, Emniyet’e, yine MİT tarafından teslim edildiğini hatırlattı.
“Eğer bizim o kişiyle bir ilişkimiz söz konusu olsaydı yakalanması için MİT devrede olur muydu?” diye sordu.
‘Kurtlar Vadisi’ bağlantısı
Atasagun, şunun altını özellikle çiziyor: “MİT’te taşeron kullanma devri, benim müsteşarlığa getirildiğim günden itibaren sona ermiştir. Yeraltı faaliyetleri olan kişilerle hiçbir irtibatımız kesinlikle yoktur ve olamaz..”
Bu vesileyle gazetelerde yapılan bir hatalı değerlendirmeye de dikkat çekti.
Atasagun, Kozinoğlu’nun adının karıştığı iki olayın birbiriyle ilişkili olmadığını söyledi.
Birinci olay, üst makamlara ulaşan bir ihbar mektubunun değerlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşmiş.
İhbar mektubu, bir vali ile bir üst düzey kamu görevlisine düzenlenecek suikast ile ilgili..
İhbar mektubundaki bilgilerin doğruluğu araştırılırken ortaya çıkmış ki mektup, Çakıcı ve Nuriş çeteleri arasındaki süre giden anlaşmazlıktan kaynaklanıyor.
O tarihte “Kurtlar Vadisi” isimli dizinin kahramanı “Çakır”ın rol icabı dizide öldürülmesi olayını Çakıcı, Nuriş çetesi tarafından kendisine verilen bir gözdağı olarak yorumlamış. Bunu kendisine yönelik bir eylemin işareti olarak algılamış.
Bunun üzerine bir “suikast” senaryosu yazarak, devletin güçlerinin Nuriş çetesi üzerine yönelmesini amaçlamış.
Olay iyice araştırılınca da ihbarın gerçekliği olmadığı, Çakıcı tarafından uydurulan hayali bir senaryodan kaynaklandığı ortaya çıkmış ve üst makamlar bu durumdan haberdar edilmiş.
Kararı Başbakan verecek
Kozinoğlu’nun, Çakıcı’nın davasının geciktirilmesi istemiyle Yargıtay Başkanı’na gitmesi ise tamamen “kişisel” bir olay..
Atasagun bunun görev gereği yapılan bir ziyaret olmadığını, tamamen Kozinoğlu’nun kişisel girişimi olduğunu söylüyor ve “Kozinoğlu, Yargıtay Başkanı ile görüşürken bir görev yerine getirmiyordu” diyor.
Bu olayla ilgili olarak açılan soruşturma çerçevesinde Kozinoğlu’nun ifadesi alınarak dosya Başbakan’a sunulacak ve ne tür bir işlem yapılacağına Başbakan karar verecek.
MİT Müsteşarı doğal olarak, teşkilatın isminin bu tür olaylara, yanlış bilgilere dayanılarak karıştırılmasından rahatsız.
Bu düşüncesine de hak vermemek mümkün değil.