Körfez Depremi’nden sonra Türkiye’de birçok şeyin değişeceğine inananlar arasında ben de vardım.
Artık aklımızı başımıza toplayacağımızı, kimsenin yaptığının da yanına kâr kalmayacağını düşünüyordum.
Yanılmışım. Bu yüzden kimden özür dileyeceğimi de bilemiyorum.
Deprem yönetmeliklerine uymadan bina inşa edenlerden, hatalı projeleri yapan ve uygulayanlardan, gerekli denetimleri ihmal eden kamu görevlilerinden mi özür dilemeliyim?
Yoksa özür dilemem gerekenler en küçük bir sarsıntıda bile bütün bu ihmallerin bedelini canlarıyla ödeyenler mi olmalı?
Bilemiyorum!
Bingöl’deki 6.4 büyüklüğündeki depremde yıkılan Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda 84 öğrenci ve bir öğretmen hayatını kaybetti.
Un ufak olan beton blokların altında seslerini bile çıkarmalarına fırsat bulamadan ölüp gittiler..
Binanın gıyabi tutuklama kararı verilen müteahhidi tam 13 ay boyunca polis tarafından arandı ve nasılsa bulunamadı.
Ta ki İstanbul’dan bir bilirkişi raporu gelip, “müteahhit suçsuzdur” denilene kadar..
Taş devrine mi dönelim?
Bilirkişi raporunda suçlananlara bakın önce:
Sekizde bir suçlu: Demirin imalat eksikliği ve beton kalitesinin düşüklüğü.
Sekizde bir suçlu: İmalat ve kusurların oluşmasındaki rolleri nedeniyle müteahhit ve kontrol mühendisi.
Sekizde iki suçlu: Depremin beklenenden büyük olması!
Bilirkişi raporu bölgede kaliteli betonarme inşaat yapılması için uygun koşulların, laboratuvarların olmamasını, müteahhit açısından “hafifletici neden” sayıyor.
Bu durumda bölgede “taş devrine” mi dönmek gerekiyor acaba? Betonarme inşaatlardan tümüyle vazgeçip, eski kerpiç yığma inşaat sistemine mi dönülecek?
Mahkeme kararında “merkezi yönetim” de suçlular arasında sayılıyor.
Bu tür projelerle kim bilir kaç okul yapıldı..
Şimdi elimiz kolumuz bağlı oturup bunların da yıkılmasını mı bekleyeceğiz?
Yargılananlara bakın!
Bingöl’deki depremden sonra haklarında açılan davalar süren sadece 785 köylü kaldı. Onlar da “deprem yardımlarından yararlanmak için dolandırıcılık yapmakla” yargılanıyorlar.
Bir de 63 kişi var.. Depremden sonra çadır ve ihtiyaç malzemesi dağıtımında haksızlık yapıldığını ileri sürüp, protesto gösterisi yapanlar!
Onları da “bölücülükten” yargılıyoruz…
Bingöl Depremi’nden geriye kalanlar bunlar işte..
Yıkılan binadaki başarısı nedeniyle bir de devlet tarafından “takdirname” ile onurlandırılan bir müteahhit”, 785 dolandırıcı, 63 bölücü!
Ve çocukluklarına doyamadan ölüp giden 84 ilkokul öğrencisi.. Başlarında bir öğretmenleriyle..
Gittikleri cennetten halimize bakınca ne düşünüyorlar dersiniz?
Şenkal Atasagun: Başkan çağırmış!
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Şenkal Atasagun ile dün bir kez daha konuştum.
Atasagun, MİT Dış Operasyonlar Daire Başkan Yardımcısı Kaşif Kozinoğlu’nun Yargıtay’a gidişinin Alaattin Çakıcı ile ilgili olduğunu bilmediğini söyledi.
Atasagun’a göre Kozinoğlu’nun Yargıtay Başkanı’na gidişi şu şekilde olmuş:
“Dün Yargıtay Başkanı’nın konuşmasını dinledim. Yargıtay Başkanı doğru söylemiyor. Kozinoğlu, bana gelip, Yargıtay Başkanı’nın kendisiyle görüşmek istediğini söyledi. Ben de gidip görüşmesini söyledim. İki noktayı birbirinden ayırmamız gerekir. Arkadaşımızın söylediğine göre, Yargıtay Başkanı görüşme talebinde bulunmuş. Buraya kadar benim bilgim dahilinde. Ama Çakıcı ile ilgili konunun görüşülmesi benim bilgim dahilinde değil. Kozinoğlu bize verdiği ifadesinde görüşme talebinin Yargıtay Başkanı’ndan geldiğini söylüyor. Ayrıca kendisiyle Alaattin Çakıcı hakkında bir şey konuşmadığını da söylüyor. Kozinoğlu bunları söylüyor, Yargıtay Başkanı’nın da çıkıp yanıt vermesi gerekiyor.”
‘MİT katkısı belgeli’
Şenkal Atasagun’a bugün Milliyet’te yer alan üst düzey bir emniyet görevlisinin açıklamasını da sordum. Emniyet yetkilisi, Alaattin Çakıcı’nın Avusturya’da yakalanması operasyonunda MİT’in herhangi bir katkısının olmadığını söylüyordu.
Atasagun’un yanıtı şöyle:
“Bununla ilgili bütün bilgi İçişleri Bakanı da dahil olmak üzere üst makamlara bizim tarafımızdan iletildi. Emniyet Teknik Takip Bölümü’nden bir sorumlu arkadaşımız, MİT’in bu operasyondaki katkıları ve işbirliği için bize teşekkür de etti. Teknik takiple ilgili bilgileri Emniyet’e yazı ile bildirdik, bu yazıyı kurallarımız gereği açıklamamıza imkân yok. Ama gerçek şudur: Çakıcı’nın yakalanması, MİT’in katkıları ile gerçekleşmiştir.”