Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne kaydımı yaptırdığım gün beni heyecanlandıran şeylerden biri de isimlerini daha önce çok duyduğum hocaların öğrencisi olacağımı düşünüyor olmamdı.
12 Mart fırtınasının dinmeye, göreli bir özgürlük ortamının ülkeye hâkim olmaya başladığı günlerdi…
Sonunda muradıma ermiştim ama bir sorunum vardı: Anayasa Hukuku dersinde Prof. Dr. Muammer Aksoy’un grubuna düşmüştüm ama ben Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın derslerine girmek istiyordum!
Çözümü kendimce buldum: Derslerde Mümtaz Hoca’yı “kaçak olarak” dinledim, sınava Muammer Hoca’dan girdim! Hoca’yı iyi dinlemiş olmalıyım ki sınavda da 10 üzerinden 9 aldım!
Listede yeri yok!
Telekom ihalesinin ardından birçok çevrenin, özelleştirmenin gecikmesinden ve Telekom’un daha ucuz fiyatla satılması nedeniyle Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ı suçladığını görünce de bu yazıyı yazmadan duramadım.
Bu yazıyı aslında daha önce yazmalıydım ama çıktığım kısa tatil buna izin vermedi.
Sonda söylenecek şeyi en başta söyleyeyim: Telekom ihalesinin gecikmesi nedeniyle suçlanacak birileri varsa, özelleştirmenin gecikmesi ekonomiyi çökerttiyse ve bunun sorumlularından oluşacak bir liste yapacaksak Prof. Dr. Mümtaz Soysal’a bu listede yer bulamayız.
Anayasa’ya aykırıydı
Gazetelerde yayımlanan haber ve yorumlar Telekom ihalesinin gecikmesinin sorumlusu olarak Mümtaz Hoca’yı gösteriyor.
Oysa Mümtaz Hoca’nın tek yaptığı şey, o dönemde özelleştirme için hazırlanan kanunların Anayasa’ya aykırılığını iddia etmekti.
Nitekim bu görüşünde haklı olduğunu da Anayasa Mahkemesi iki ayrı kararında teyit etti.
Ne yapması bekleniyordu? Öğrencilerine Anayasa Hukuku öğreten bir hocanın, Anayasa’ya aykırılığını açıkça gördüğü bir kanunu iptal ettirmemesi mi?
Dürüst bir hocadan beklenmesi gereken bu muydu? O da mı “Anayasa bir kere delinse ne olur”cular kervanına katılmalıydı?
Üstelik o günlerde Mümtaz Hoca bunu gizli kapaklı da yapmadı. Daha kanunlar TBMM’de görüşülürken itirazlarını açıkça söyledi.
O kanunları çıkaran TBMM çoğunluğunun, Hoca’nın söylediklerine kulak verip Anayasa’ya uygun bir kanun çıkarmalarının önündeki engel neydi?
Zamanın Başbakanı Tansu Çiller de Mümtaz Hoca’yı suçlayanlar arasında.
Çiller farkında değil
Diyor ki, “Telekom özelleştirmesi o gün yapılsaydı, Türkiye Cumhuriyeti bu kadar ağır borç yükünün altına girmez, Hazine, açığını çok yüksek faizler ödeyerek kapatmak zorunda kalmazdı.”
Tansu Hanım bir iktisat hocası ama belli ki Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin açığının bu kadar büyümesinde, Türkiye’yi yönetenlerin -kendisi de dahil- sorumluluklarının farkında değil.
Yanlış politikalar yüzünden
Hazine açığının bu boyutlara gelmesi ve yüksek faiz ödeyerek borçlanma zorunluluğu doğmasının bir tek nedeni var: Yanlış ekonomi politikaları.
Telekom özelleştirmesi o gün yapılmış olsaydı, alınan para emin olun ki yine aynı yanlış ekonomi politikalarıyla çarçur edilecek, işe yaramaz seçim yatırımlarına ve popülist ekonomi harcamalarına gidecekti.
Hiç kullanılmayan havaalanlarını, sosyal güvenlik sisteminin göz göre göre çöküşüne yol açan politikaları, ekonomik gerçekçiliği olmayan taban fiyat uygulamalarını, bol keseden dağıtılan ve hiçbir işe yaramayan teşvikleri, burada saymamıza olanak olmayan “seçim yatırımlarını” Mümtaz Hoca yapmadı. Türkiye ekonomisinin büyük bölümünün kayıt dışında kalmasının ve bu nedenle toplanamayan vergilerin sorumlusu da o değil.
Hazine açığı bunlarla büyüdü ve alınan borçlar bir dönem daha iktidarda kalmak için çarçur edildiği için Türkiye yıllardır yüksek faiz ödüyor. Telekom satılamadığı için değil!
Bir tek bizde suç!
Bugün Mümtaz Hoca’nın siyasi düşüncelerinin büyük bölümüne katılmıyorum.
Ama onun toplum önünde, üstelik de bu işteki en büyük suçlularca günah keçisi haline getirilmesine de gönlüm razı gelmiyor.
Hukuku ve kanunların Anayasa’ya uygunluğunu savunmak da sanırım bir tek bizim ülkemizde suç oluyor!