MİLLİYET

Gerçek mutluluk için isyana davet ediyorum!

Zaman zaman görünmeyen gizli bir elin, biz insanların elindeki son mutluluk kırıntılarını da geri almak için harekete geçtiğini düşünüyorum.
Büyük bir olasılıkla uzayın derinliklerinde birileri var ve onlar, bu dünyayı biz insanlar için giderek daha da yaşanmaz hale getirmek için planlar yapıyor; buradaki ajanları aracılığıyla da bu planları uygulamaya koyuyorlar..

Zevkten uzak durun!
Bunları yazdığıma bakıp da beni “paranoya” ile suçlamayın lütfen..
Söylediklerimin doğruluğunu kendi yaşamınızdaki değişikliklere bakarak kontrol edebilirsiniz.
Düşünün bakalım son yıllarda yapmaktan zevk aldığınız neleri, asla yapmamanız gerektiğini öğrendiniz?
Kahve içmeyin, sigaradan uzak durun, çaya yaklaşmayın, şekere-çikolataya elinizi sürmeyin, sert içkileri unutun, şarabı bir kadehte kesin, kırmızı et yemeyin, hatta balık da yemeyin, en iyisi tavuk da yemeyin gibi bir dizi talimat!

Sayılar gösteriyor ki..
Dün de Milliyet’in internet sitesinde yeni bir talimat daha yayımlandı: Düzenli ve iyi bir uyku istiyorsanız, akşam saatlerinde et, balık ve peynirden uzak durun!
Peki bugüne kadar akşam saatlerinde bunlardan uzak durmuyorduk da hepimiz uykusuzluk hastalığı “insomnia”ya mı yakalandık?
1850 yılında Dünya’nın nüfusu 1 milyar kişiydi.
Bu dönem Sanayi Devrimi’nin artık iyice hızlandığı, bugünkü “çevre koruma” ilkelerinin bilinmediği, tıbbın hâlâ ilkel yöntemlerle icra edildiği bir dönem..
1930 yılındaki hesaplamalar, insanlık tarihinin o en kötü döneminde bile nüfusun 1 milyar daha artabildiğini ortaya koyuyor.
Sonraki 30 yılda (1960), 1 milyar daha… Sonraki 16 yılda (1976), 1 milyar daha.. Sonraki 11 yılda (1987), 1 milyar daha.. 2002 yılında ise nüfus 6,7 milyara ulaşmış.. Böyle giderse 2025 yılında 9 milyar kişi olacağız. 2150 yılında ise nüfusumuz 11,5 milyara çıkacak..
Gördüğünüz gibi, insanların canlarının ne isterse yiyip içtikleri o mutlu günlerde nüfus daha çok artmış.

Kimin canı ister?
Şimdi akşamları içine yağ konmadan haşlanmış sebze yiyerek ve sadece bir yarım kadeh kırmızı şarap içerek insanlardan yatağa girmeleri ve rahat bir uyku çekmeleri isteniyor!
Böyle bir akşamdan sonra zaten kimin canı sevgilisine sarılıp sabahlara kadar gevezelik yapmayı çeker ki? En iyi seçenek yatıp uyumak ve o tatsız akşam yemeğini unutmaya çalışmak oluyor haliyle!.. (Nüfusun artış hızının neden giderek düşeceğinin öngörüldüğü de anlaşılıyor sanırım.)

Mutsuz etme çabası
İki üç yıl önce bir kitap okumuştum. Dr. Windy Dryden’in yazdığı kitabın adı yanlış hatırlamıyorsam “Mutsuzluk Emrinizde”ydi.
Dr. Dryden, insanların gerçekte kendilerini mutsuz etmek için özel bir çaba sarf ettiklerini söylüyor; mutsuz olmanın, görünmeyen bazı kazanımlara neden olduğunu iddia ediyordu.

‘Zararlı’ları tüketin
Duygusal olarak mutsuz olduğumuz dönemlerde çevremizdekilerin ilgisinin bize karşı yoğunlaşmasından, psikolojik sağlığımız yerinde değilken yakınlarımızın her huysuzluğumuza hoşgörüyle baktığından söz ediyordu.
Belli ki “uzaylı ajanlar” bu yönümüzü de fark etmişler ve hepimizi mutsuz etme planlarını bunun için kolayca uygulayabiliyorlar.
Sizleri buna karşı isyana davet ediyorum: Bu pazar günü, öğünlerden birinde bütçenizin elverdiğince “zararlı” yiyeceklerden ve içeceklerden tüketmeyi bir deneyin. Bunun sizi ne kadar mutlu edeceğini göreceksiniz!