Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Nicole'e sevdanın yolları, bana kurşunlar

  Terentius’un ünlü sözünü bu köşede daha önce hatırlatmıştım: İnsanım, insanca olan hiçbir şey bana yabancı olamaz…

Şimdi iki bin yıllık bir aradan sonra bu sözü izninizle şöyle değiştirmek istiyorum: İnsanım, Nicole Kidman’la ilgili hiçbir şey bana yabancı olamaz!
Daha cümle bitmeden “Hoppalaa, bu da nereden çıktı?” diye düşündüğünüzü biliyorum… Hatta “internet polisleri”nin bıyık altından gülmeye başladıklarına da eminim. Geçenlerde bu internet polislerinden birisi yazılarımla “sayıları yüzleri bulan” sevgililerime mesajlar gönderdiğimi yazıyordu. Eminim şimdi de şöyle yazacak: Bakın gördünüz işte, Nicole Kidman’a mesaj yolluyor!
Hayır bu Nicole Hanım’a bir mesaj değil. Sadece yazının girişi ilginç olsun diye yazıldı. Gazetecilikteki ustam Mehmet Ali Kışlalı, Yankı’da bize hep bunu öğretmeye çalışırdı. “Yazıların girişi ilginç olmazsa kimse okumaz, hatta ben bile okumam” der, yazılarımızı çöp kutusuna fırlatıverirdi… Aslında lafı getireceğim yer çok başka.

Aptalca da olsa güzel
Nicole Kidman ile Robie Williams’ın yeni çıkan bir şarkıları var. Bu adamın hangi özelliğinin bütün kadınları çıldırttığını anlayabilmiş değilim. Aslına bakarsanız eski tabirle “bakımsız Tarzan” diye nitelenebilecek bir tip. Ama hatırlayacaksınız koskoca Türkiye güzeli bile asansörde adamı görünce dayanamamış, kendisini şapırt diye öpüvermişti… Demek ki biz saf-temiz Anadolu çocuklarının “bunca tecrübeye rağmen” henüz vakıf olamadığımız bir durum söz konusu…
Şarkının klibinde Nicole Kidman bir rüya prensesi gibi etrafına büyülü ışıltılar saçarak, Robie’ye eşlik ediyor… Şarkının ana fikri şu: Seni seviyorum diye aptalca bir şey söyleyip her şeyi mahvetmeyeceğim!
Bir başka üstadım Roland Barthes’in tesbitleriyle tamamen çelişen bir durum. Barthes aşk ilişkisinde “Seni seviyorum” cümlesinin özel bir önemi olduğunu vurguluyor. Bu söz ne kadar söylenirse söylensin, sevgiliye bunu duymanın hiçbir zaman yetmeyeceğini, bu nedenle hep söylenmesini bekleyeceğini anlatıyor. Hatta bunun bir soru cümlesi gibi algılanıp, karşılığında da “Ben de seni seviyorum Nicole” denmesinin beklendiğinin altını çiziyor. Şarkının klibindeki iki tip de görüntülere bakılırsa birbirlerini seviyorlar. Birbirleriyle olmaktan son derece mutlular. Gözlerinin içi gülüyor. Sonunda da bir yatakta neşe içinde şarkı söylemeye devam ediyorlar.
Ama bütün bunlar olurken “Seni seviyorum” demenin de aptalca bir şey olduğunu ısrarla vurguluyorlar.
Klibi izlerken kafam buna takıldı işte… Evet, pek normal çalışan bir kafaya sahip olmadığımın farkındayım, ama ne yapayım gerçek bu ve bu gazetede de sadece gerçeklerin yazılmasına izin veriliyor…

Çekim, aşk ve sanılar…
Hugh LaFollette, “Kişisel İlişkiler” (Ayrıntı Yayınları, Çeviren: Ferma Lekesizalın) isimli kitabında şöyle bir tez savunuyor: Bir çoğumuz sevgi ve birinin çekiciliğine kapılmayı aşkla karıştırırız. Aşk ve çekicilik arasındaki farkları takdir edemeyişimiz bizi tatminsiz, zarar verici ilişkilere sürükleyebilir.
Sanıyorum LaFollette’in açıklaması durumu aydınlatıyor. Sadece çekiciliğine kapıldığımız birisine aşık olduğumuzu zannedip bir de bunu söyleme cesaretini kendimizde bulursak bunun başımıza aptalca sorunlar açması kaçınılmaz.
Bu zaten aşkın kendi içinde gelişen bir süreç olması nedeniyle de doğrulanan bir görüş. “İlk görüşte aşk” zannettiğimiz birçok duygu, sadece bir çekime kapılmakla ilgili. Evet bu çekime kapılmak bizi sonunda aşka götürebilir ama götürmeyebilir de…
Müzik kanallarında sözünü ettiğim klip çok sık tekrarlanıyor. Bir de siz izleyin, bakalım ne düşüneceksiniz. Bu pazar günü böyle bir fikir tartışması yapmak, bankalar kanunu üzerine konuşmaktan daha ilginç olur gibime geliyor…