Referandum demokratik bir yöntem değildir
Siyasal tarihimizin en önemli Anayasa değişiklikleri bir grup milletvekilinin basiretsiz hareketi ve çoğunluğun da onlara ayak uydurması yüzünden kelimenin tam anlamıyla gürültüye gitti.
Ve şimdi o Anayasa değişikliklerini gerçekleştirmeyi başardığı için alkışlayacağımız bir Meclis’i, küçük bir çıkar hesabına teslim olduğu için eleştirmek zorunda kalıyoruz.
Türkiye siyasetinin bundan çıkaracağı çok dersler olduğuna inanıyorum. Umarım bundan sonra hiç bir Meclis’te benzeri bir hatanın tekrarlandığına tanık olmayacağız.
Cumhurbaşkanı’nın milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili değişikliği referanduma götürme kararı bir çok çevrede destek buluyor. Referandumun gerçek demokratik kararların oluşması için iyi bir vesile olduğunu düşünenler var.
İlk bakışta böyle görünebilir. Sonuç olarak referandum, halkın çoğunluğunun şu ya da bu konuda ne düşündüğünü somut biçimde ortaya koyabileceği bir yöntem olarak görülüyor.
Ara tonlara yer yok
Referandum doğası gereği basit bir çoğunluk sistemi. Bir soru soruluyor, evet diyenlerin sayısı hayır diyenlerden bir tek tane bile fazla olursa karar kabul ediliyor.. Ya da hayırların sayısı bir tek oy bile fazla olsa karar kabul edilemiyor.
Bu yöntemde ara tonlara yer yok. Her sey ya siyah, ya beyaz.. Ya doğru, ya yanlış..
Azınlıktaki fikirlerin ve hakların korunması, marjinal fikirlerin siyasal alanda hayat bulabilmesi, siyasal uzlaşma gibi kavramlar referandum ile tamamen dışlanmış oluyor.
Bu yüzden dünyanın hemen bütün demokratik toplumları (İsviçre’nin bazı kantonlarındaki özel durumlar dışarıda bırakılarak tabii) referandumu demokratik bir yöntem olarak tercih etmiyor.
Toplumda yer alan her siyasi görüşün kendini ifade etmesine olanak tanıyacak nispi temsil sistemlerinin gelişme nedeni bu.
12 Eylül neyi ezdi?
Demokrasi bugünkü tanımıyla çoğunluğun her istediğini yaptırabildiği bir sistemin adı değil. Tam tersine azınlıktaki fikirlerin de kendini ifade edebildiği, temsil edildiği, siyasal uzlaşma kanalları açık bırakılarak toplumsal barışın sağlanabildiği bir sistemin adı.
Bu yüzden referandumlarla gerçek demokratik kararın oluşturulabileceği iddiası çağdışı bir düşünce.
Öte yandan Türkiye siyasal tarihinin en kötü yazılmış, en anti demokratik anayasası olan 12 Eylül Anayasası’nın yine bir referandumla, üstelik yüzde 91.3’lük bir çoğunlukla kabul edildiğini de hatırlamakta yarar var.
Bugün Türkiye Avrupa Birliği’ne girmek yolunda önemli demokratik açılımları yapabilmenin sıkıntısını yaşıyorsa bunun nedenlerinden en önemlisi de o ‘ezici çoğunluğun kabul ettiği’ Anayasa’dır.
O gün siyasal uzlaşma kanalları açık olabilse ve geriye kalan yüzde 8.7’nin oyları çöpe atılacağına seslerini duyurmalarına olanak sağlayacak temsil imkânına kavuşabilseydi, bugün Anayasa ile ilgili olarak bu kadar sıkıntı çekmeyecektik.