Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Sevgililer Günü hayatımıza nasıl girdi?

 ki yıl önce bir 14 Şubat günü Amerika’daydım. Aziz Valentine’e adanmış Sevgililer Günü’nde kırmızı kalpler ve küçük kırmızı güllerle süslenmiş bir kafede, kahve içip The Washington Post okuyordum. Dünya haberlerine ayrılmış sayfada şöyle bir başlık vardı: Aziz Valentine gününü kutlayan tek Müslüman ülke: Türkiye..

Haber Türkiye’deki Sevgililer Günü kutlamalarını anlatıyordu. Gül fiyatlarındaki astronomik yükselişler, boş masası kalmayan lokantalar ve barlarla ilgili bir haberdi.
O haberi okurken göle atılan bir taşın yarattığı ilk küçük dalganın nasıl büyüyüp bütün bir toplumu etkisi altına aldığını da gördüm.

Her şeyi başlatan dergi
12 Eylül sonrasının en çarpıcı basın olayı Erkekçe isimli bir derginin yayımlanmasıydı. Hıncal Uluç Genel Yayın Yönetmeni, ben Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı, Ali Kocatepe de Yazıişleri Müdürü’ydü.
Babıali’nin başlangıçta çıplak kadın dergisi olarak görüp küçümsediği dergi, kısa sürede yüz bini geçen bir tiraja ulaşmış, bunu da bastığı çıplak fotoğraflardan çok (o zamanın Erkekçe çıplaklığı bugünkü Paşagalaşamdan’ların yanında Diyanet İşleri’nin Sesi Gazetesi sayılabilirdi) yayımladığı cesur röportajlar ve araştırmalarla başarmıştı.
12 Eylül sansürünü hâlâ üzerinde hisseden gazetelerin girmeye cesaret edemediği konular Ahmet Kahraman’ın usta röportajcılığı sayesinde Erkekçe’de kendine yer bulur, Kurthan Fişek Hoca’nın benzersiz uslubuyla “rewrite” ettiği haberler ilgiyle okunurdu. Turgut Özal’ın askeri idare ile arasının açılmasından sonra ilk röportajını Erkekçe ile yapmayı tercih ettiğini söylersem sanırım o günleri hatırlamayan genç okuyucular daha iyi bir fikir sahibi olabilirler.
Hıncal Ağabey o tarihte Holly ile evliydi. 14 Şubat’ın Sevgililer Günü olduğunu da zaten Holly’nin akla gelebilecek bütün özel günler için yaptığı özel kutlamalardan öğrenmiştik.

Bir küçük, kırmızı kalp…
14 Şubat’ı Sevgililer Günü olarak kutlayan ilk Erkekçe, 1982 yılının Şubat ayında yayımlandı. Aziz Valentine’i ve bu özel günün neden bütün dünyada kutlandığını anlatan bir yazı yazmıştı Hıncal Ağabey. Dergi ile birlikte her ay verilen kartpostal irisi aylık takvim yaprağında da 14 Şubat günü kırmızı küçük bir kalp içine alınmıştı.
O günden sonra her 14 Şubat’ta Erkekçe aynı yayını tekrarladı. Birçok ünlü gazetecinin bu çabaya burun kıvırıp, küçümsediğini hatırlıyorum…
Daha sonra Kapris Dergisi’ni yayımlamaya başladığımda derginin kış aylarında azalan reklam gelirlerini arttırmak için Sevgililer Günü’nü yeniden gündeme getirdim. Artık Erkekçe bu konuda yalnız değildi. Aşıkları birbirlerine sevgilerini tekrar söylemeleri için davet eden afişler bastırdık ve Nişantaşı’nın birçok mağazasına da rica minnet astırdık.

Eski âşıkların şerefine
Mağaza sahipleri bunun ileride kendilerine nasıl bir alışveriş olarak dönebileceğinin farkında bile değildi. Üzerinde öpüşen bir çift ve kırmızı bir gül olan ve dizayn açısından bugün “Bunu nasıl yaptım?” diye utanabileceğim bu afişler, gazete – dergi okumaktan pek hoşlanmayan kişilere de bu özel günün varlığını duyurmaya yardım etti.
Bugün dönüp geriye doğru bakıyorum da iyi bir iş başarmışız.
İnsanların birbirlerine sevdiklerini söylemeleri için özel bir neden aramalarına gerek olmadığını biliyorum. Ama bu özel günün, genç-yaşlı, zengin-fakir aşıkların hayatlarında nasıl önemli bir şeye karşılık geldiğinin de farkındayım.
Bu 14 Şubat’ta tüm aşıkları, artık birbirlerini hiç görmeseler de, artık aşkları çok gerilerde kalsa da Hıncal ve Holly şerefine de bir kez kadeh kaldırmaya çağırıyorum.