MİLLİYET

Suçu önleyelim derken özgürlüğü yok etmesek..

 Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in bir soru önergesine verdiği yanıt, 2004 yılında mahkeme kararıyla dinlenen cep telefonu sayısının 2002 ve 2003 yılında dinlenen telefonların toplamını geçtiğini ortaya koydu.

Adalet Bakanı’nın verdiği bilgiler, pazartesi günü Milliyet’te yayımlandı.
Buna göre, 2002 yılında 7080 cep telefonu ve 7794 sabit telefon dinlenirken, 2003 yılında 9926 cep telefonu ve 6092 sabit telefon dinlenmişti.
2004 yılında dinlenen cep telefonu sayısı ise 19 bin 628’e çıkmış, buna karşılık dinlenen sabit telefon sayısı ise 3310’a düşmüştü.
Adalet Bakanı, daha sonra yaptığı ve yine Milliyet’te yayımlanan açıklamasında, dinlemelerin çoğunluğunun “taciz ve tehdit” suçunu ortaya çıkarmaya yönelik kişisel başvurulardan kaynaklandığını söyledi ama kesin bir rakam vermedi.

Tek yöntem gibi…
Mafyatik oluşumlar, rüşvet ve kaçakçılık gibi suçlarda telefon dinlemenin ciddi bir delil toplama yolu olduğuna kuşku yok.
Ancak rakamların vardığı ürkütücü boyut, insana ister istemez tek delil toplama yolunun “telefon dinlenmesi” olduğunu düşündürtüyor.
Son aylarda basına yansıyan bazı davaların dosyalarının sadece telefon dinleme kayıtlarıyla dolu olması da bu kuşkuyu besleyen bir başka faktör.
Emniyet teşkilatının örgütlenmesinin düzeltilmesi, bu tür suçlarda delil toplanmasıyla ilgili daha geniş olanaklara sahip olması, personelinin iyi yetiştirilmesi gibi hususlar sanki göz ardı ediliyor gibi..
Telefon dinlemenin kolay bir delil toplama yolu olması da suçu takip edecek görevlilerin salt bununla yetinmesine yol açıyor olabilir.

Giderek yaygınlaşıyor
Milliyet’in bugünkü haberi ise “mahkeme kararıyla telefon dinleme” yoluyla yapılan takiplerin giderek yaygınlaşması tehlikesini haber veriyor.
Bir polis müdürünün ifadesiyle “dinlemenin ayağa düşürülmesi” tehlikesini ciddiye almak zorundayız!
1 Nisan 2005’te yürürlüğe girecek yeni Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK), görevlilerin telefon dinlemeye dayalı soruşturma yöntemini bir alışkanlık haline getirmeleri halinde “makul şüphe şartı”nın giderek ihmal edilmesi riskini içinde barındırıyor.

Herkes dinlenebilir
Telefon dinleme kararlarının DGM’ler yerine kurulan yetkili mahkemeler dışında, bütün Türkiye’deki adliyelerin tamamınca verilebilmesine olanak sağlayan hüküm, hakkında suç duyurusunda bulunulan hemen herkesin telefonunun dinlenebilmesinin yolunu açacak nitelikte.
1 Nisan’a kadar geçerli olan yasal düzenleme, telefon dinlemenin sadece “yolsuzluk, çete, uyuşturucu ve tarihi eser kaçakçılığı, terör” suçlarından yapılabilmesini öngörüyor.

Sınır genişliyor
Yeni yasa ile telefon dinlemesi yapılabilecek suçların sayısı artıyor, sınırı genişliyor. Artık göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu imal ve ticareti, parada sahtecilik, suç örgütü kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet, para aklamak, silahlı örgüt kurmak ve buna silah sağlamak suçlarında da telefon dinlemesi yapılabilecek ve bu kararı ülke genelinde her mahkeme verebilecek.
Bu yasal düzenlemenin ülkede kontrolsüz bir telefon dinleme furyasına yol açmasının önüne geçmek gerekiyor.

Acil önlem alınmalı
Henüz hazırlanmamış yönetmelikle bu tehlikenin önüne geçebilmek mümkün.
Elbette suçluların yasa ve yönetmeliklerin koruyucu kalkanları ardına saklanıp bildiklerini yapmaya devam etmelerini kimse savunmuyor.
Ancak yönetmeliğin bir kargaşaya yol açmamak için yasa yürürlüğe girmeden önce hazırlanması ve telefon dinlemenin çok sıkı kurallarla kontrol edilmesi gerekiyor.
Suçu önlemek için yapılan bir düzenlemenin, masum insanların haberleşme özgürlüğüne müdahaleye varmaması böyle önlenebilir.