Tarihi bir değişikliğe tanık olacağız
Adalet Bakanlığı’nda yıllardır süren Türk Medeni Kanunu’nu günün şartlarına uygun olarak yenileme çalışmasında artık son dönemeçteyiz.
TBMM yarından itibaren üç hafta süreyle çalışacak ve 76 yıllık Türk Medeni Kanunu’nu değiştirecek.
Yasa değişikliği ile ilgili Meclis Komisyonu’nun çalışması da hatırlayacaksınız beş ay sürmüş, zaman zaman Adalet Bakanı’nı istifanın eşiğine getirecek tartışmalara da sahne olmuştu.
Dönüşümün simgesiydi
Bugün yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu, 4 Ekim 1926’da yürürlüğe girdi. İsviçre Medeni Kanunu’nun Fransızca metninin çevirisini esas alarak hazırlanmış bu kanun, o tarihte Türk toplumu için büyük bir dönüşüm anlamına geliyordu.
Genç Cumhuriyet’in devrimci kadrolarının yeni bir toplum yaratma çabalarının somutlaşmış ifadesiydi ve kişisel haklar, aile hukuku, miras hukuku ve borçlar hukuku alanlarında modern bir toplum kurmayı hedefliyordu.
Osmanlı – İslam hukukunun rafa kaldırılıp, yerine laik bir hukuk düzeni oluşturulması çabasının en önemli adımıydı.
Bugün geldiğimiz noktada Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu büyük modernizasyon projesinin ne kadar başarılı olduğunu daha iyi görüyoruz.
Yarın Meclis Genel Kurulu’na gelecek olan ve dili de günün şartlarına uygun olarak sadeleştirilen tasarı, 1030 maddeden oluşuyor. 10 bölüm halinde görüşülmesi planlanan tasarı kanunlaşırsa 1 Ocak 2002’den itibaren Türkiye, medeni haklar bakımından yeni bir döneme girecek.
‘Hak verilmez alınır’
Tarihi bir değişikliğe tanık olacağımızı özellikle vurgulamak istiyorum.
Bu dönemin en önemli özelliği “hak verilmez, alınır” deyişinin hayata geçmesi olacak.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, ülkenin o gün içinde bulunduğu koşulların da dayatmasıyla toplum yukarıdan aşağıya doğru şekillendirilmeye çalışılmıştı.
Bu kez toplumun kendi gelişme düzeyine dar gelen bir yasayı değiştirdiğine tanıklık edeceğiz.
Tasarının hazırlanması ve kanun teklifi haline gelmesi aşamasında da, Meclis’teki komisyon çalışmalarında da bunu gözlerimizle gördük, ellerimizle tuttuk.
Özellikle kadın hakları savunucularının özverili çabalarını takdir etmek gerek.
Öte yandan TBMM’nin MHP ve İslamcı kanadının bu yasa değişikliği konusunda, komisyon görüşmeleri sırasında takındıkları gerici tutumun değişeceğini de ummak istiyorum.
Bu, son Anayasa değişikliği sırasında bozulan toplum – TBMM ilişkisini düzeltmek için de iyi bir fırsat olacaktır diye ümit ediyorum.