MİLLİYET

Türkiye 'selamlık olimpiyata' katılmamalı

 Bu yıl nisan ayında Suudi Arabistan’da yapılacak “İslam Dayanışma Oyunları”, kadının geri kalmış Müslüman toplumlarındaki yerinin ne olduğunun altını bir kez daha çizen bir uygulamaya dönüştü.

İlk kez bundan 25 sene önce İzmir’de düzenlenen “İslam Dayanışma Oyunları”nın gelecekte bir “İslam Olimpiyatı”na dönüştürülmesi de hedefleniyor.
Suudi Arabistan, geçen yıl aldığı bir kararla bu yılki oyunlara katılacak kadın sporcuların “şeriat kurallarına uygun” kıyafetlerle yarışmalara katılabileceğini duyurmuştu.
Bu karara başta Türkiye olmak üzere bazı ülkeler ve uluslararası spor federasyonları itiraz ettiler.
Oyunlara spor talimat ve yönetmeliklerinde belirtilenin dışındaki giysilerle katılacak sporcuların, uluslararası federasyonlar tarafından cezalandırılmaları olasılığı belirince Suudi Arabistan, “İslam Oyunları”ndan kadın yarışmalarını tümüyle çıkarma yoluna gitti.
İran da “resmi olmayan”, bu nedenle de uluslararası federasyonların aldırmadığı bir “harem olimpiyatı” düzenledi ve bu oyunlar geçtiğimiz günlerde Tahran’da başladı.

Cinsel ayrımcılığa destek
Milliyet muhabiri Murat Ağca’nın dünkü Milliyet’te yayımlanan haberi gösteriyor ki “harem – selamlık olimpiyat” fikri, bu oyunları ilk kez başlatan Türkiye’den bile bir tepki görmemiş.
Türkiye “60 erkek”ten oluşan bir kafileyle oyunlara katılacağını açıkladı.
Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı, “selamlık olimpiyat”a katılma fikrinin Dışişleri Bakanlığı tarafından “telkin edildiğini” dün Milliyet’e söyledi.
Bugünkü modern olimpiyat oyunlarına yön veren temel fikir, sporun insanları, ulusları birleştirici özelliğinden dünya barışı için yararlanmak.
Bu nedenle de olimpiyatlara katılan sporcular (aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşu da olan) yerel Milli Olimpiyat Komiteleri tarafından yarışmalara götürülüyorlar. Devletlerin işe karışmaları istenmiyor, çünkü bunun sosyal ve politik görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasında rolü olabileceği düşünülüyor.
Olimpik ruh, ırk, dil, din ve cinsiyet farklılıklarına dayanan, bunları öne çıkaran ve “olağanlaştıran” her türlü fikri reddediyor.
Ve biz şimdi “selamlık olimpiyat”a katılmakta bir sakınca görmeyerek, cinsler arasındaki ayrımcılığı kurumsallaştıran bir uygulamaya destek veriyoruz.

Tarihi bir utanç olur
Türkiye, İslam coğrafyasında kadınlara toplumsal ve siyasal haklarının teslim edilmesi için en çok uğraşan ülke..
Bulunduğumuz noktayı ben ve benim gibi düşünen birçok kişi belki yeterince tatmin edici bulmuyoruz ama Türkiye’de kadınların toplumsal yaşamda erkeklerle eşit haklara sahip olmaları bakımından diğer bütün İslam ülkelerinden daha ilerideyiz.
Ve bu özelliğimiz, İslam ülkelerinde modernleşmeyi savunanlar açısından bir örnek teşkil ediyor.
Şimdi sırf “Suudileri küstürmeyelim” kaygısıyla bu özelliğimizden vaz mı geçeceğiz?
Suudi Arabistan’ın “selamlık olimpiyat”ına ve İran’da düzenlenen “harem olimpiyatı”na bugün karşı çıkmazsak, bu uygulamanın yerleşmesi ve giderek “olağan bir şeymiş gibi görünmesi” kaçınılmaz olacak.
Milli Olimpiyat Komitesi kararını bir kez daha gözden geçirmek zorunda.
Cinsler arasında açıkça ayrımcılık yapan bu zihniyete destek olmak en başta onlar için bir utanç olarak tarihe geçecek.