MİLLİYET

Türkler şair millettir

  “Türkler nasıl insanlardır” diye bir soruyla karşılaşsam ilk söyleyeceğim şey şu olur: Türkler şair millettir!

Bir çok kişi bu yanıtıma burun kıvırabilir, ama bu konuda birinci elden deneyim sahibiyim.
Yıllar önce “Oya” isminde haftalık bir kadın dergisi yayımlamıştım. Aşağı yukarı 15 yıl kadar oluyor..
Oya, bu gün pek kolay rastlanmayacak bir şekilde haftalık 80 binin üzerinde bir satış yapıyordu. Yıl içinde yüz bin adedi geçtiği haftaların sayısı da hiç az değildi.
Bu dergide okuyucular arasında bir şiir yarışması düzenlemiştik. Her hafta okuyucularımızdan gelen şiirler arasından bir tanesi “haftanın şiiri” seçilip yayımlanacak, yazarına da parasal değeri önemli olmayan küçük ödüller verecektik..
Bir de jüri oluşturmuştuk, içinde yazarlar, şairler bulunan bir “edebiyat jürisi”..
Ama jüri hiçbir zaman gerçek bir değerlerdirme yapamadı.
Çünkü ilk haftadan itibaren gelen mektuplar hiçbir zaman üç çuvaldan aşağıya düşmedi. Her zarfın içinden de en az on tane şiir çıkıyordu. Sonunda öyle bir hale geldik ki açılmayı bekleyen on binlerce zarf ve haftada yayımlanabilen tek bir şiir!
Jürinin aylarca okusa bitiremeyeceği kadar şiir birikmişti bu yüzden..

Yazan çok, okuyan yok
Seçim kampanyası başladığından beri de gerek İstanbul’da ve gerekse CNN Seçim Otobüsü ile dolaştığım yerlerde gördüğüm afişler, broşürler Oya’daki deneyimimin o dönemle sınırlı olmadığını gösteriyor.
Seçim yasakları başladığı için afişlerdeki, broşürlerdeki “şiirimsi” şeyleri burada aktaramıyorum. Zaten çoğuna şiir de denemez, bu yüzden “şiirimsi” demeyi uygun gördüm.
Ama bu “metin”lerin şiir olsun diye yazıldığını, veznine, uyağına dikkat edildiğini de görmezden gelmek mümkün değil.
Gazetelere her gün şair olmak heveslisi okuyuculardan bir sürü başvuru gelir. Okuduğunuzda çoğunun içinde “bir şiir” bulamazsınız. Ama bu, o yazılan şeylerin yazan açısından bir “şiir” oluşturmasını engellemez. Çünkü “insan ancak kendi içindeki şiiri bulabilir”.. Bu yüzden bir çok büyük şairin ilk şiirlerine eleştirmen ve yayıncıların burun kıvırdığına ilişkin öyküler hiç de az değildir..
Şiire böylesine meraklı insanların yaşadığı bir ülkede, şiir kitaplarının nasıl olup da çok az satıldığını ise yıllardır düşünürüm. Hâlâ kendimi tatmin edebilecek bir yanıt bulamadığımı da söyleyeyim..

İşte gerçek bir şiir..
Bütün bunları yeniden hatırlayıp, sizlere de anlatmamın nedeni Ülkü Tamer’in, Adam Yayınları tarafından yayımlanan son şiir kitabı oldu. Kitabın adı “Ben Sana Teşekkür Ederim”..
Ülkü Tamer’in şiirlerini severim. Yazarının kişiliğini çok iyi yansıttığıın düşünürüm: Mütevazı, yumuşak, insancıl..
Şiirin, yazanın kişiliğinden izler taşımaması elbette mümkün değildir ama yıllar içinde öyle şairler tanıdım ki sırf o yüzden artık bir zamanlar çok sevdiğim şiirlerini okumuyorum!
Sizlere bugün Ülkü Tamer’in bir şiiriyle veda edeyim:
“Seher yeli çık dağlara / Güneş topla benim için / Haber ilet dört diyara / Güneş topla benim için
“Umutların arasından / Kirpiklerin karasından / Döşte bıçak yarasından / Güneş topla benim için
“Yazdan kıştan ilk bahardan / Mahpuslardan dört duvardan / Doludizgin sevdalardan / Güneş topla benim için
“Seher yeli yar gözünden / Havadaki kuş izinden / Geceleyin gökyüzünden / Güneş topla benim için”