Önceki gün Irak’ın kuzeyinde bir Türkmen kasabası olan Tuzhurmato’da yedi kişinin ölümüyle sonuçlanan kıyım ve dün de Kerkük’te meydana gelen olaylar, Türkiye’nin görmezden gelebileceği türden olaylar değildir.
Türkmenler için kutsal bir yer olan İmam Musa Ali Türbesi’nin Talabani’ye bağlı peşmergelerce yıkılması ve ardından da camiden çıkan Türkmenlerin üzerine ateş açılarak yedi kişinin öldürülmesi bir “yanlış anlama” ile açıklanamaz.
Bu hareketler, Kuzey Irak’ın ABD birlikleri tarafından işgalinin ardından yapılan ve bölgenin “resmi yazılı tarihini” yok etmeyi amaçlayan yağma girişiminin bir devamı niteliğindedir.
Amaç bellidir: Kuzey Irak’ta güçlü bir azınlık oluşturan Türkmen varlığını yok etmek.. Gelecekte şekillenecek Irak devletinde Türkmen azınlığın temsilini önlemek ve bölgeyi bir Kürt bölgesi haline getirmek.
Türbenin yıkılması da, tapu ve nüfus kayıtlarının yağmalanarak yok edilmesi de bana daha yakın geçmişte Balkanlar’da yaşadığımız “etnik arındırma” girişimlerini hatırlatıyor.
Mutabakatta güvence vardı
ABD birliklerinin bu tehlikeyi görmezden gelircesine Türkmenler üzerine ateş açmaları da sorunun vehametini büyütüyor.
Türkiye, Balkanlar’daki etnik arındırmaya nasıl karşı çıktı ve gereklerini yerine getirdiyse, Türkmen bölgesindeki bu etnik arındırma heveslerine de aynı şekilde karşı çıkmak durumundadır.
Milliyet Ankara Temselcisi Fikret Bila, reddedilen tezkerenin öncesinde ABD ile varılan askeri mutabakatın ayrıntılarını 20 Şubat 2003 tarihli Milliyet’te açıklamıştı.
Mutabakat, bugün Talabani yanlısı güçlerden kaynaklanan olayların Türk diplomasisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından öngörüldüğünü ortaya koyuyor.
Türkiye, bu mutabakatla, bölgeye ABD birlikleri dışında herhangi bir askeri gücün girmemesini güvence altına almıştı..
Türk birlikleri de bölgeye girmeyecekti, Talabani’nin peşmergeleri de..
O tarihte sadece AKP Genel Başkanı sıfatını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan da asıl sorunun Türkmenlerin güvenliği sorunu olduğunu vurgulayan konuşmalar yapıyordu.
Sebep, tezkerenin reddi
O tarihte Dışişleri Bakanı olan Yaşar Yakış da Türk askerinin bölgedeki varlığının, Kürtlerin Musul ve Kerkük’e girmelerini önlemek ve Türkmenlerin güvenliğini sağlamak olduğunu 21 Şubat günü yaptığı bir konuşmada açıklamıştı.
Tezkerenin 1 Mart’ta reddinin ardından ortada ne mutabakat kaldı ne de Türkmenler’i, Iraklı Kürtler’den gelebilecek saldırılara karşı koruyabilme olanağı..
Irak’ta güvenliğin bir türlü sağlanamamış olması, biraz da bu yüzden Irak’ın yeniden yapılandırılması planlarının hala uygulanmaya konulamaması ve Türkmenlere yönelik şiddet hareketleri, Türkiye’nin, Irak ile ilgili tutumunu yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.
Irak’ta güvenliği sağlamak için asker gönderilmesini öngören tezkerenin öncesinde, yeniden düşünülmesi gereken çok şey var.
Sınırlarımızın hemen dibinde yeni Bosna ve Kosova facialarının yaşanmasına seyirci de kalamayız, izin de veremeyiz.