Memur maaşları… Bozdur bozdur harca!
Türkiye, OECD’ye üye ülkeler içinde personel maaşlarına en çok payı ayıran iki ülkeden biri (Ötekisi Yunanistan). Bu cümleye bakınca kamu kesiminde çalışanların refah içinde yaşadıklarını düşünebilirsiniz.
Dün Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir haber bunun tam tersini gösteriyor.
Türkiye’de üniversiteyi yeni bitirip kamu hizmetine girmiş bir memur bu ay 259 milyon 312 bin lira alacak. ‘Dolarizasyon’dan sonra hepimizin anlayacağı dile çevirirsek 172 dolar 87 cent ediyor.
15’inci dereceden işe giren bir hizmetlinin alacağı maaş 246 milyon 548 bin lira. 164 dolar 43 cent. Üniversitede dört yıl okumanın sağlayacağı ek avantaj başlangıçta 8 dolardan ibaret. Okunacak her yıl için 2 dolar!
8’inci derecenin 3’üncü kademesindeki doktor aylığı 518 milyon 374 bin lira. 345 dolar ediyor. Amerika’da aynı eğitimi almış herhangi bir doktorun tek bir vizitesi…
Aynı genç altı yıl tıp fakültesinde okuyacağına polis olmayı akıl etmiş olsaydı sadece 20 milyon lira az kazanacaktı. 11’inci derecenin 1’inci kademesindeki polis aylığı 498 milyon 701 lira.
Moral bozucu rakamlar
Bunu söyledim diye polislerin aylıklarını yüksek bulduğumu da düşünmeyin sakın. Dolara çevirince onların da eline geçen sadece 332 dolar. Evine neredeyse üç günde bir gidebilen, nöbetlerden çocuklarını görmeye fırsat bulamayan, sürekli can tehlikesi altında görev yapan polise 332 dolar! Bozdur bozdur harca dense yeri…
Üniversite profesörü 1’inci derecenin 4’üncü kademesinde 1 milyar 60 milyon 360 bin lira kazanabiliyor. Öğretmen maaşı ise 9’uncu derecenin 1’inci kademesinde 357 milyon lira.
Devletin ildeki en yüksek görevlisi Vali, 1 milyar 780 milyon 247 bin lira kazanabiliyor. 1186 dolar 83 cent.
Moraliniz iyice bozulmasın diye hemşirelerin, kaymakamların, hâkimlerin, avukatların, mühendislerin, mimarların aldıkları maaşları yazmayacağım. Yukarıdaki rakamlara bakıp bunun ne kadar tutabileceğini siz de kolaylıkla tahmin edebilirsiniz.
Bu nasıl şampiyonluk?
Başlangıçta Türkiye’nin kamu personeline bütçesinden ayırdığı pay açısından şampiyon bir ülke olduğunu söylemiştim.
Peki memurlar bu kadar az kazanıyorlarsa, Türkiye bu alanda nasıl şampiyon olabiliyor?
Memur sayısı gerektiğinden çok mu fazla?
Kamu kesimindeki işçiler, memurlardan daha kalabalıklar ve daha mı yüksek ücret alıyorlar?
Yoksa Türkiye’nin bütçesi, olması gerekenden çok mu küçük?
Ülkenin birçok yerinde kamu hizmetlerinin görülmesi için yeterli sayıda memur bulundurulamadığını biliyoruz. Öğretmeni eksik okulların; doktoru, hemşiresi eksik hastanelerin; polisi eksik karakolların sayısını bile bilmiyoruz.
Devletin vergi gelirlerini takip edip tahsilini sağlayacak müfettiş kadrolarının da neredeyse dörtte üçü boş.
Ama bildiğimiz bir şey daha var: Birçok kamu kuruluşunda öylece oturarak maaş alan belki on binlerce memur var.
Her iktidar değişimiyle parti tabanlarına dağıtılan memur kadrolarının yarattığı yığılmanın sonucu bu oluyor işte: Hiç kimse doğru dürüst maaş alamıyor, vergileriyle maaşları ödeyen halk da görmeyi beklediği hizmeti istediği kalitede ve zamanda alamıyor.
Bu tabloyu tersine çevirmenin vakti çoktan geldi, geçiyor.