Hep şunu merak ederdim: Bugünün cumhuriyetleri ve eskinin krallıklarındaki siyasi taraflar arasında “kralcılar” var da, neden bizde “padişahçılar” yok diye… Komşularımız Bulgaristan, Yunanistan’da varlar örneğin. Ya da uzak komşu Romanya’da… İspanya’da… Hatta İran’da bile…
Vahdettin tartışmaları gösterdi ki meğerse bizde de varlarmış. Neden olduğunu bilmediğim bir utangaçlık içindeler ama… Çıkıp doğru dürüst “Biz padişahın geri gelmesini istiyoruz” demiyorlar ama onlar için de “akılları gidiyor”.
Kardeş katliamı
Bugün size Osmanlı Sarayı’ndan ilginç padişah öyküleri derledim.
Reşat Ekrem Koçu’nun, “ağaç kurtlu ve çürüktü” diye nitelediği Osmanlı Hanedanı’ndan küçük öyküler… (Reşat Ekrem Koçu, Osmanlı Padişahları, Doğan Kitap).
Sultan 1. Ahmet, hanedanın 16. padişahıydı (1603-1617). Eskiden “At Meydanı” olarak bilinen yerdeki Sultanahmet Camii’ni yaptırmıştı. Altı narin minaresindeki 16 şerefe, hanedandaki sırasını gösteriyor.
Sultan Ahmet tahta çıktığında 14 yaşındaydı. Ondan önceki 2 padişah, 8 yıl arayla ölmüşlerdi ve biri 5, ötekisi 19 kardeşini boğdurtmuştu.
Her ayak sesinde…
Sultan Ahmet’in de bir kardeşi vardı: Şehzade Mustafa. Babaları 3. Mehmet’in cenaze namazı kılınıp defin töreni yapıldıktan sonra kalabalık dağılmamış ve Şehzade Mustafa’nın cenazesini beklemişti. Ama Ahmet geleneği bozmuş ve kardeşini öldürmemişti. Zaten en büyük erkek çocuğunun tahta çıkması geleneğini bozan da oydu, onun fermanının gereği olarak bundan böyle hanedanın en büyük erkeği tahta çıkma hakkına sahip olacaktı. Şehzade Mustafa, onun ölümünden sonra tahta çıktı ve tarihe “Deli Mustafa” olarak geçti.
Sultan Ahmet, hayatını bağışladığı kardeşi Şehzade Mustafa’yı, Harem’de şehzadeler dairesinin bir odasına kilitlemişti. Şehzade Mustafa o odada tam 14 yıl yaşadı. Üzerine kilitlenmiş kapının ardında her ayak sesi duyduğunda bostancıların kendisini boğmaya geldiklerini düşündü ve sonunda delirdi.
Her gün ölüm korkusuyla yaşayan bir şehzadenin delirmesinden daha doğal ne olabilirdi?
Cesetle 11 gün
Zaten babaları 3. Mehmet’in hayatı da bu korkuyla geçmişti. Annesi Safiye Sultan, 3. Murat’ın ölümünü gizlemiş, oğlunun Manisa’dan gelip tahta oturması için 11 gün kokmuş bir cesetle baş başa haremde oturmuştu.
3. Mehmet, babasının ölüm haberini “müjdeleyen” Bostancıbaşı Ferhat Ağa’ya bahşiş olarak 20 bin altın ve Mısır Valiliği’ni vermişti. Ama Ferhat Ağa’nın gözü toktu, valiliği kabul etmedi, “kaydıhayat” şartıyla bostancıbaşılıkta kaldı.
Etekte cariyeler…
1. Ahmet, 14 yaşında tahta çıktığında sünnet edilmemişti ve büyük annesi Safiye Sultan’ın şerrinden korkulduğu için doğru dürüst bir eğitim de görmemişti. Osmanlı tarihinde sünnetsiz tahta çıkan ilk padişahtı ve padişahın sünneti için üç gün üç gece donanma ve şenlikler yapılmıştı.
Deli Mustafa tahta iki kere çıkan ender padişahlardan biri olma unvanını da taşıyor. İlk padişahlığı 96 gün sürmüştü. 4 sene sonra 2. Osman’ın yerine tahta çıkarıldığında deliliği iyice ilerlemişti. Bu hem sarayda, hem de İstanbul halkı arasında bilinen bir gerçekti ve bu haliyle 1.5 yıl daha padişahlık yaptı.
Sonunda 4. Murat’ın Bağdat Zaferi şenlikleri sırasında korktuğu başına geldi ve boynunu cellat kemendine teslim etti!
İkinci kez tahta çıkış töreninde gürültüden korkup yerinden kaçmasın diye üzerine büyük gelen kaftanının eteklerine iki cariyenin oturtulduğu söylenir…
Bu “trajikomik” saltanat öyküsüne yarın devam edeceğiz.