Ya üvey anneler…
Anneler Günü’nde yazılacak bir yazının konusu bu mu olmalıydı, inanın bilmiyorum. Önceki gün sekreterim Serap’ın masamın üzerine bıraktığı bir kitapta okuduğum bir cümle olmasaydı, belki de bugün çok daha farklı şeylerden söz edecektim… Anne sevgisinden, annelerin sevgisinden… Belki kendi annemden, belki tanıdığım başka annelerden… Belki kiraz mevsiminin gelmesinin içimde uyandırdığı değişik duygulardan da laf açardım, kim bilir?
Şu cümleden söz ediyorum: “Anne olarak yüceltilen kadın, üvey anne olduğunda ezilmekte, kınanmakta, kategorize edilip, yaftalanmakta sürekli olarak…” (Bahadır Bakım-Pınar Çekirge, Üvey Anne Efsanesi, Benseno Yayınları.)
Beni bu kitabı hızla okumaya yönelten ilk şey, kitabın başındaki ithaf satırlarıydı aslında. Kitabın iki yazarının yazdığı, iki ayrı ithaf cümlesi:
“Oğlum Barış, eşim Füsun ve birer üvey anne tarafından büyütülen sevgili annem ve kayınvalideme… – Psikiyatr Dr. Bahadır Bakım”
“Üstümde kötü çentikler bırakan bir üvey anneye… – Pınar Çekirge/Eğitim Uzmanı.”
Büyüdüğüm ev, işi olmayan herkesin eline bir kitap ya da gazete alıp bir kenara çekilerek okuduğu bir evdi… Annem, babam, dayım, dedem… Okumayı öğrendiğimiz günden sonra kardeşlerim ve ben de aynı şeyi taklit ettik.
Ya iyiydi ya da kötü…
O yıllarda okuduğumuz çocuk kitaplarında kötü kahramanlar hep üvey annelerdi. Ne uzaydan gelen garip yaratıklar vardı bizim kitaplarımızın dünyasında ne de hem iyiyi hem kötüyü kendi içinde barındıran normal tipler… İki tip vardı: Mutlak iyiler ve mutlak kötüler…
En kötüleri de üvey annelerden çıkardı. Pamuk Prenses, Sindirella, Hansel ve Gratel, Kemalettin Tuğcu koleksiyonu…
O yıllarda en çok annemizin üvey olmasından korkardık. Gerçekten “üvey anne” olduğunu düşündüğümüz anlar da olurdu… Kardeşimle evde maç yaparken avizeyi kırdığımızda, erik çekirdeklerini salonun tavanına yapıştırma yarışmasının en heyecanlı yerinde eve döndüğünde bundan çok kuşkulanırdık!
Çocuklarını cezalandıran anneler kafamızda “üvey anne” kalıbına uyardı. Yazlık sinemada Aliye Rona beyazperdede göründüğünde korkuyla ürperirdik… Öz anneler ise melektiler, yumuşak bir ses tonuyla konuşurlardı, çocukları için her türlü fedakârlığı yaparlardı, onlara hiç kızmaz, hep severlerdi vs..
Bir tür zehir
Şimdi düşünüyorum da üvey anne kavramının kafamızda böyle canlanmasının en büyük sorumlusunun o masal kitapları ve filmler olduğunu görüyorum…
Öykülerin evrensel olduklarını da dikkate alacak olursak bunun bütün insanlığı etkileyen bir tür “zehir” olduğunu bile söyleyebiliriz.
Kitabın bir yerinde üvey anne korkusunun çocuklara yerleşmesinde, öz annenin mutsuz giden evlilik hayatının rolünün olduğu da yazılı…
Eşiyle sorunları olan ve duygusal bir çöküntü yaşayan anne, bilinçaltında ölmeyi, kaçıp kurtulmayı istiyor ve bu durum çocuklara “Ölüp gidersem babanızın getireceği üvey anne size dünyanın kaç bucak olduğunu gösterir” diye yansıyor.
Ya da eve sonradan gelen üvey annenin, yeni eşiyle arasında doğan sorunlar evde çocukların başına patlıyor. Ama herhalde en önemli etken çocukların sevgiyi hissetme biçimleriyle ilgili olmalı…
Koşulsuz sevgi kaynağı
Anne sevgisi öyle bir şey ki benzersiz bir seçilmişlik duygusu veriyor. Tıpkı peygamberlerin benzersiz ve olağanüstü bir görev için seçilmiş olmaları gibi… Bu açıdan tanrısal bir içeriği de var, bu sevginin.
Annelerimiz bizi hiçbir karşılık beklemeden severler… İyi de olsak, kötü de; hırsız da olsak, dürüst de olsak; katil de olsak, bütün varlığımızı insanlığa adamış da olsak annelerimizin bizlere karşı duyduğu sevginin içeriği değişmez…
Oysa “üvey anne” sadece aynı evi paylaştığınız bir “yabancı”dır… Tanımı gereği onun sevgisi, öz annenin sevgisiyle yarış edemez. Bir de bunun üstüne küçüklüğümüzden itibaren hepimizin kafasının içine sokulmuş üvey anne aleyhtarı düşünceleri eklerseniz, karar vermeniz hiç de zor olmaz: Üvey anneler kötüdür!
Daha önce üzerinde çok kafa yormamıştım ama artık bunun büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. Aynı kadının “öz anne” olunca yüceltilmesi, “üvey” sıfatını kazanınca aşağılanması haksızlık…
Bu 12 Mayıs 2002 günü tüm üvey annelerin, anneler gününü kutlamak istiyorum. Öz annelerin, “anneler gününü” kutlayacak çok kişi var nasıl olsa…