Yazının başlığı elbette saygın yargı kurumlarımızı hedef almıyor. Bunu hemen belirteyim ki savcılarımız milyonlarca adli dosyanın içine bir de bu yazı vesilesiyle açılacak dosyayı eklemesinler.
Şu anda tutuklu olarak yargılanmakta olan Aczmendi tarikatının lideri Müslüm Gündüz’ün mahdumu Ahmet, Bursa’da bir gazinoda sahneye çıkmaya başladı. Ahmet Gündüz’ün ilk gece söylediği ‘Aldırma Gönül’ isimli şarkıyla büyük bir sükse yaptığı bildiriliyor.
İlkgençlik yıllarını bir tek ‘İmamın Karısı’nın sahne performansına tanık olarak geçirmiş bir insan olarak, Bursa’daki gazinonun programı doğrusu bir hayli ilgimi çekti. Kim demiş ki Türkiye gelişmiyor diye? Eskiden bir tek Sevtap Çetinkale’miz vardı.. Şimdi şu ya da bu nedenle adliyelik olanlardan oluşan ‘dev bir gazino programına’ bile sahibiz.
Bursa’daki gazinoda Ahmet Gündüz’den önce sahne alan dev kadro şu isimlerden oluşuyor:
Kumkapı Cinayeti dulu Gülten Kızılkaya, Kumkapı Cinayeti sanığı Zeynep Uludağ, televizyon programlarının homongolosu Levent Oran, bir televizyon programında Levent Oran’ın dişini kıran Gamze Bulut ve Medyum Memiş.
HHA muhabiri Murat Uçucu’nun bildirdiğine göre sahneye çıkışında peş peşe şampanyalar patlatan Ahmet, gerçek bir Türk-islam sentezi!
Kuran-ı Kerim’i ezbere okuyabiliyor, Atatürk ilke ve inkılaplarının tartışılamayacağının altını özellikle çiziyor. Sesiyle şöhret olacağını savunuyor. İleride babasının birlikte basıldığı Fadime Şahin ile aynı sahneyi paylaşmakta bir sakınca görmediğini söyleyecek kadar da hoşgörü sahibi, açık fikirli…
Yazıyı yazdıkça düşünüyorum ki aslında başlık gayet rahatlıkla ‘Medya Gazinosu’ şeklinde de olabilirdi. Çünkü hepsinin öyküsü aslında medyatik Pygmalion’dan başka bir şey değil. Hepsini medya yarattı ve necip Türk milletinin tüketimine sundu.
Her zaman Türkiye’nin dünyanın en eğlenceli ülkelerinden birisi olduğunu savunmuşumdur. Nedense dünyanın başka ülkelerinde böylesine pratik zekâdan kaynaklanan yaratıcılığa rastlanmıyor. Düşünsenize, Monica Lewinsky Türkiye’de yaşasaydı başına nasıl bir devlet kuşu konardı? Kızcağızın talihsizliği Amerika’da yaşaması. O orada avukat masraflarını nasıl ödeyebileceğini kara kara düşüne dursun, bizim medya kuşları burada gazino sahnelerinden inmiyor.
Yanlış anlaşılmasın, bu kahramanları sahneye çıktıkları için eleştiriyor filan da değilim. Öyle görünüyor ki bu yönde bir talep var ve her talep gibi bu da kendi arzını yaratıyor.
İlginç olan ‘talep sahiplerinin’ yani bizlerin durumu.
Şarkı söylemesini bilip bilmedikleri hakkında hiçbir fikir sahibi olmadığımız bu insanları gazino sahnesinde kanlı canlı görebilmek için milyonlarca lira harcamayı göze alabiliyoruz.
Bu durum bir bakıma toplumsal olarak son yıllarda nasıl bir travma geçirmekte olduğumuzu da gösteriyor.
Susurluk’la keşfettiğimiz çeteler, milletvekillerinin içinde çalıştıkları Meclis’i soymaları, ahlaksız hesaplarla yürütülen iktidar oyunları bizi gerçekten sarsmış gibi görünüyor.
İtalya boykotundaki gibi kendimizi kaybediyoruz, Barış Manço’nun ölümündeki gibi histeri krizleri geçiriyoruz.
Böyle büyük şoklarla karşılaşan ve ‘galiba bu sefer bir şeyler olacak’ diye umutlanan bir halkın her seferinde hayal kırıklığına uğramasının karşısında gösterdiği bu şaşkınlık alametleri aslında az bile sayılır.
Türk olmak gerçekten kolay değil ve demek ki ‘Türk gibi kuvvetli’ sözü de içi boş bir önermeden ibaret değilmiş.