RADİKAL

Ataç bilmecesi

Radikal’in bugünkü manşeti ‘Çakıcı-Ataç’ ilişkisinin ortaya çıkmasından beri kamuoyuna açıklanan birçok şeyin doğru olmadığını ortaya koyuyor.

Çakıcı’nın üzerinde ele geçirilen ‘defteri hakiki, kendisi sahte’ kırmızı pasaport dikkatleri Çakıcı ile ilişkisi bilinen ve bir süre önce merkezden uzaklaştırılan Yavuz Ataç’ın üzerine çekmişti.
MİT’in Türk kamuoyunda en çok ismi duyulan siması Mehmet Eymür’ün de bu yüzden Amerika’daki görevinden geri çağrıldığı iddia ediliyordu.
Dün ortaya çıktı ki Yavuz Ataç ile ilgili olarak herhangi bir geri çağrılma işlemi yok. Ataç, Radikal muhabirine görevinin başında olduğunu, geri çağırılmadığını açıklıyor.
Radikal dün akşam saatlerinde baskıya girene kadar Başbakanlık’ta sürdürdüğümüz araştırma da henüz geri çağırma kararnamesinin imzalanmadığını ortaya koyuyor.
Mehmet Eymür’ü Türkiye’ye geri getiren kararnamenin tarihi ise 13 Ağustos. Yani Çakıcı’nın yakalanmasından 5 gün önce…
Bütün bunlara bakınca Eymür ve Ataç’ın bu konuyla ilgili olarak geri çağrıldıklarının açıklanmasında başka anlamlar aramak gerekiyor.
Kamuoyunun Ataç ve Eymür geri çağrıldı diye aldatılması neyin işareti?
Başbakan’ın yanıltıldığının mı, yoksa bu konuyu çözmek için gerekli olan siyasi iradenin aslında ortada olmadığının mı?
Bu yanıtı gerçekten çok önemli bir soru.
Dünyanın her yerinde istihbarat örgütleri ‘örtülü’ operasyonlar yapabiliyor. Gerektiği takdirde kanun kaçaklarını da bu operasyonlarda kullanabiliyorlar.
Türkiye’deki durumun farklılığı bu tür operasyonlarda yer alan kanun kaçaklarının ‘kullanılan’ konumdan çıkıp ‘kullanan’ konumuna geçmiş olmaları.
Örtülü operasyonlarda kullanılmak için istihbarat servisleriyle ilişkiye geçen kanun kaçaklarının, daha sonraki kendi özel işlerinde de istihbarat servislerinin koruma kalkanını kullanabiliyor olmaları.
Yapıları gereği sıkı bir disiplin altında olmaları gereken bu kuruluşların bazı görevlilerinin bu ilişkiyi kendi kişisel tercihleri doğrultusunda sürdürdükleri iddiası da doğrusunu isterseniz bana pek inandırıcı gelmiyor.
Katı bir hiyerarşinin olduğu böyle bir kuruluştaki bir memurun amirlerinden habersiz olarak bu ilişkiyi sürdürmesi inandırıcı gelmediği gibi, bu iznin siyasi otoriteden habersiz olarak verilebilmiş olması da mümkün görünmüyor.
Onun için Çakıcı olayında bütün sorumluluğun iki MİT görevlisinin üzerine yıkılması, bütün ilişkilerin açığa çıkarıldığı anlamına da gelmiyor.
Onların üstündeki amirlerinin ve onların da üstündeki siyasi otoritenin de inceleme kapsamına alınmaları gerekiyor.
Öte yandan Atina muhabirimiz Yorgo Kırbaki’nin bugünkü Radikal’de yayımlanan bir haberi Çakıcı skandalının çok yakında uluslararası bir başka boyut kazanacağını da ortaya koyuyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda sıkıntılı günler yaşamasına yol açabilecek bu gelişme, sorumluların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılıp cezalandırılması ile önlenebilir.