Aydınlıktan hamam böcekleri korkar!
Adalet Bakanı olmasını ‘kaderin kötü tesadüfü’ olarak nitelendirdiğim Şevket Kazan her konuşmasında kırdığı cevizlerden daha büyüğünü dün kırdı.
‘Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemine katılanları kastederek “mum söndü oynuyorlar” dedi.
Aslında Refah Partisi üst yönetiminin hoşlarına gitmeyen durumlar karşısında kendilerini tutamayarak ağızlarını bozmalarına alışkınız. Ama bu defa Kazan’ın ağzından çıkan sözler yalnızca bir hakareti değil, aynı zamanda Türk toplumunu bölücü bir niyeti de ifade ediyor.
Yıllar önce Güner Ümit’in televizyon ekranlarında kırdığı bir potu tekrarlıyor.
Son derece yaygın bir toplumsal eylemi aşağılamaya çalışırken aslında Alevi yurttaşlarımızın inançlarıyla alay ediyor.
Refah’ın kullandığı sözde dini söylemin aslında İslamiyeti yüceltmeye değil, toplumu laik – dinci ve Alevi – Sünni olarak ikiye ayırmayı hedeflediğini ortaya koyuyor.
Çığ gibi büyüyen bir demokratik tepki karşısındaki bu tavrı ile Türk siyasetinde esasen temsil ettiği değerlerin karanlık güçlerin korunmasından yana olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, her gece saat 21’de ışıkların bir dakikalık karartı imasından ve bunun Türk insanının gerçek özlemlerini yansıtmasından duydukları korkunun büyüklüğünü anlıyor ve onlara hak da veriyorum.
Çünkü kurmak istedikleri şeriat rejiminin en büyük düşmanı halkın bu tür tepkilerini açıkça göstermesidir.
Dünyaya şöyle bir bakın. Şeriatla yönetilen hangi ülkede insanlar özgürce düşüncelerini ifade edip, demokratik tepkilerini ortaya koyabiliyorlar? Suudi Arabistan da mı, çok beğendikleri İran’da mı, Taliban karanlığına gömülmüş Afganistan’da mı?
Bayramın ikinci günü sinemaya gitmek için bulunduğum bir alış veriş merkezinde insanların saat 2l’deki eyleme nasıl gönüllü katıldıklarını gördüm.
Hiçbir zorlama olmaksızın dükkânların nasıl ışıklarını kararttıklarına, bayram gezintisindeki insanların nasıl alkışlar ve ıslıklarla eyleme destek verdiklerine şahit oldum.
Evimin bulunduğu semtte her gece neredeyse istisnasız bütün ışıkların nasıl karartıldığını, bu toplumsal demokrasi bilincinin zengin – fakir, sağcı – solcu demeden herkes tarafından nasıl özümsendiğini her gün gururla izliyorum.
Bu geceden itibaren ışıklarımı söndürürken Şevket Kazan’ı da hatırlayacağım.
Karanlıktan sonra gelen aydınlıktan korkup sağa sola kaçışan hamam böceklerinin insanlar alemindeki benzerlerinin de aydınlıktan nasıl korktuklarını düşünüp, ‘sürekli aydınlık için bir dakika karanlık’ kampanyasına var gücümle sahip çıkacağım.