Tatilden döneli dört gün oluyor ama biriken işleri temizleyip de makinenin başına oturmak bugüne kısmetmiş. Biraz gecikerek de olsa bayramınızı kutluyorum.
Tatilde Amerika’daydım. Adet olduğu üzere belki birkaç gün “Ben Amerika’dayken” öyküleri dinleyebilirsiniz, şimdiden uyarıyorum.
Bugün sizlere benim “lüzumlu lüzumsuzluklar” diye nitelendirdiğim garip buluşların ve ürünlerin satıldığı dükkânlardan söz edeceğim. Eğer yolunuz düşerse bunlardan bir tanesi New York’ta Rockefeller Plaza’nın içinde yer alıyor.
“Nose hair trimmer” adıyla bu tür dükkânlarda satılan bir alet var. Dış görünüşü itibariyle elektrikli tornavidalara benzeyen bu alet dakikada 8 bin devirlik çelik bıçaklarıyla burun ve kulaklardaki kılların tıraş edilmesinde kullanılıyor. 20 dolara kıyabilirseniz biz Türklerin küçük makaslarla kesmeye çalıştığımız tüylerle Amerikan usulü mücadele edebilirsiniz. Bu aletin bir benzeri de ‘bıyıklı hanımlar’ düşünülerek tasarlanmış.
1995 yılında açılan bir dizayn yarışmasında birincilik kazanan bir baston da bu tür dükkânlarda bulabileceğiniz ürünler arasında. Bizim ‘hacı yatmaz’ın baston kılığına girmişi olarak tanımlayabileceğimiz bu alet Amerikan Tıp Derneği tarafından da hastalara tavsiye edilmiş. Yürürken elinden bastonunu düşüren özürlüler bu alet sayesinde bastonlarını almak için yere eğilmek zorunda kalmıyorlar. Baston kendiliğinden tekrar ayağa kalkıyor ve kolayca yeniden ele alınabiliyor. Hediyesi 100 dolar.
Çok yolculuk edenler için diş macunu içinde diş fırçaları da var. Gırgır Dergisi’ndeki Prof. Zihni Sinir’in buluşlarını andıran bu fırçanın sapı sıkılarak diş fırçalama sırasında dişlere yeterli macun gitmesi sağlanıyor. Sadece 13 dolar.
Eğer 40 dolarınız varsa ve golf oynuyorsanız golf sopası şeklindeki termoslardan alıp içine su, kola ya da kahvenizi koyabilirsiniz. Termos golf sopası şeklinde olduğu için golf çantasında diğer sopalarla birlikte taşınabiliyor ve kimse sizin kahve tiryakisi olduğunuzu anlayamıyor.
Dünyanın şarkı söyleyen tek şemsiyesini de bu dükkânlarda bulabilirsiniz. Yağmurdan
korunmak için şemsiyenizi açtığınızda şemsiyenin içindeki hoparlörden 20 saniye süresince “Singing in the rain” şarkısını dinleyebiliyorsunuz. Bunun insana ne gibi bir yarar sağladığı konusunda satıcının verdiği bilgiler beni pek tatmin etmedi, fiyatı da 40 dolar.
Kedi besliyorsanız ve kedinizi bırakıp yolculuğa çıkmak zorunda kalıyorsanız 30 dolarlık bir ‘mama tası’ sizin için çok yararlı olacaktır. Kedinizin her gün yiyeceği mamayı bu tasa koyup kapağını kapattıktan sonra zaman ayarını yaparsanız kediniz her gün aynı saatte mamasını başka kimsenin yardımına gerek duymaksınız yiyebiliyor. Tatiliniz 14 günden fazla sürecekse birisinin 14. günün sonunda eve gelip mama tasını yeniden doldurup kurması gerekiyor.
140 dolarlık bir başka alet de ses efektleriyle evde istediğiniz ortamı yaratmanızı sağlıyor. Bunlar arasında dalga sesleri (okyanus ya da göl dalgası), kuş sesleri, yaz geceleri sesi (nasıl oluyor anlayamadım, ama her halde cırcır böcekleri filan var) yağmur ormanları sesi var.
Duş buharının banyodaki aynaları buğulandırmasından şikâyetçi olanlar da unutulmamış. Onlar da 20 dolara aynalardaki buğuyu gidermelerini sağlayacak aletlerden alabilirler.
Amerika’da yaşamanın insana sağladığı kolaylıklar bu kadar değil elbette. Daha sözünü edeceğimiz üç dört ürün var. Ama bugünlük yerimiz bu kadar. Unutmadan söyleyeyim, icraatlarından memnun olmadığınız hükümetleri düşürmenize yarayacak alet de henüz bulunmuş değil.