Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ayrılığın değil, birliğin günü

Ansiklopediler ‘Nevruz’u “Ortadoğu ve Ön Asya’daki çeşitli halklarca yeni yılın başlangıcı ya da bahar bayramı olarak kutlanan gün” diye tanımlıyorlar. Farsçada ‘yeni gün’ anlamına geliyor. Kürtçedeki anlamı da böyle.

Britannica’ya göre Nevruz geleneğinin Zerdüşt dinine kadar dayandığı biliniyor. Ari dilleri konuşan halklar, Güneş’in Koç burcuna girdiği bugünü Tanrı’nın evreni ve insanı yarattığı gün olarak kabul ediyorlar. Eski İran takviminde yılın birinci ayı olan Ferverdin’in ilk günü. Yani İran ‘yılbaşı’..
İslam’ı kabul etmeden önce Türk kavimlerinin aynı gün bahar kutlamaları yaptığı da biliniyor. Anadolu’daki eski bahar şenliklerinin bugün de bildiğimiz Nevruz kutlamalarının şekillenmesinde etkili olduğu düşünülüyor. Aleviler için Nevruz ayrı bir önem taşıyor: Hz. Ali’nin doğum günü, Hz. Fatma ile evlendiği gün ve halife ilan edilişinin yıldönümü olarak kutlanıyor.
Nevruz Sünni Türkler için de geleneksel olarak kutlanan bir gün. Manisa’da her yıl Nevruz günü mesir macunu dağıtılması geleneği 16. yüzyıldan beri sürüyor. Yavuz Sultan Selim’in karısı ve Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan’ın hekimi Merkez Efendi’nin hazırladığı bu özel macunun dağıtılması geleneğinin, eski çağlarda tapınaklardan yılın belirli günlerinde halka macun dağıtmak geleneği ile ilişkili olduğu sanılıyor.
Efsanelerin binlerce yıldır egemen olduğu topraklarda, Nevruz, Demirci Kawa’nın Dehhak isimli zalim sultana karşı yürüttüğü mücadeleyle de özdeşleşiyor, Babil Kralı Marduk’un halka eziyet çektiren ejderi öldürüşüyle de..
Bu öyle özel bir gün ki sadece İranlılar, Azeriler, Kürtler, Türkler gibi Ön Asya halklarınca değil, Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler gibi Orta Asya halkları için de bir anlam taşıyor. Irak ve Mısır bile bu geleneğin etkisi altında. Balkanlar’a da Türkler aracılığıyla yayıldığı biliniyor.
15 yıl önce PKK’nın Eruh baskınıyla Nevruz bir anda politik bir içerik kazandı. Nevruz’un bir tür ‘nevroz’a dönüşmesi de bu tarihten itibarendir. (Nevroz: Sürekli bir huzursuzluk duygusu eşliğinde bedensel ve toplumsal işlevlerde aksamalara yol açan ruhsal bozukluk.)
Son 15 yılı on binlerce insanın ölümü, on binlercesinin yaralanması ve sakat kalmasıyla yaşayan Anadolu insanı için ‘Nevruz’ aslında ayrılığın değil, birlikteliğin, aynılığın günü olmalıydı. Terörle mücadele gerekçesi altında binlerce yıllık bir geleneği yok saymanın da sonu olmadığı belliydi, bu güne özel bir siyasi anlam vererek ‘ayrılıkçı gösterinin vesilesi’ haline getirmenin de sonuç alamayacağı belliydi.
Nitekim dün 15 yıl sonra ilk kez kardeş kanının akmadığı bir Nevruz yaşadık.
Uluslararası futbol karşılaşmalarındaki MHP bayraklarına nasıl sinirleniyorsam, Nevruz kutlamalarının siyasi bir gösteri fırsatı olarak görülmesine de o derece kızıyorum. Dün birçok meydanda
HADEP gösterisi haline getirilen kutlamaların, Nevruz’un içini boşalttığına inanıyorum. Ön Asya ve Balkanlar’da yaşayan halkların aslında aynı bütünün parçaları olduğunu göz ardı eden bu çabanın önümüzdeki yıllarda daha özgür nevruz kutlamalarına fırsat yaratılarak etkisizleştirileceğine inanıyorum.
Türk, Kürt, İranlı, Azeri, Arap, Boşnak, Kırgız, Kazak.. Nevruz hepimizin ortak geleneği, geçmişi. Bugün ayrılığın değil, aslında hepimizin kardeş olduğunun bir kez daha anlaşılacağı bir gündür.