Manisa Milletvekili ve DSP Parti Meclisi üyesi Hasan Gülay, halk arasında ‘kıyak emeklilik’ diye tanımlanan konuyla ilgili olarak yazdığım yazıları üzülerek okumuş. Önce Hasan Bey’in mektubunu hiçbir kelimesiyle oynamadan yayımlıyorum. İmla hatası ya da ifade bozukluğu olarak göreceğiniz kusurlar mektubun sahibine aittir. İşte mektup:
“17.12.1999 tarihinde köşenizdeki yazınızda kullandığınız bazı kelimeleri üzülerek okudum. Öncelikle yazı dilinizde terbiyeli olunuz. Köşe yazarı olmanız size hiçbir ayrıcalıkta tanımaz. Kendinizdede böyle bir hak göremezsiniz. Yok hala böyle bir hakkı kendinizdede görüyorsanız, yasalarda size böyle bir olanağı tanımaz.
“TBMM’ni korumak sizinde bir görevinizdir. Ama TBMM’ni korumak inanın bu haliniz ile size ve size benzeyenlerede düşmez. HODRİ MEYDAN sözünüzüde ciddiye almıyorum. Çünkü, sizi, bu halinizle, bu ruh yapınızlada ciddiye almıyorum.
“Benim TBMM’den aldığım Bord’rada yazan ve cebime giren aylık 1.6 milyardır. Size patronunuz tarafından verilen maaş ile yine her ay verilen cebinize giren net aylık gelirinizi de söylermisiniz.
“Eğer, sizde medeni bir ruh yapısı var ise, değiştirmemek kaydı ile bu cevabımıda köşenizde aynen yayınlarsınız. Terbiyeli, halka layık bir köşe yazarı olmanız dileklerimle.” (İmza, 19.12.1999)
İşte Hasan Bey’e benim yanıtlarım:
1 – Umarım Türkçe öğretmenleriniz bu mektubunuzu okumazlar. Çok üzüleceklerine ve emeklerinin boşa gidişine hayıflanacaklarına eminim.
2 – Neden başkalarının maaşlarıyla bu kadar ilgilisiniz, bunu da anlayamadım. Benim maaşımın yüksekliğinden şikâyet etmeye hakkı olan tek kişi Aydın Doğan’dır. Aydın Bey canı ne zaman isterse beni kovabilir, ben de maaşımı az bulduğum zaman istifa edebilirim. Maaşını beğenmeyen milletvekillerine de bu ‘istifa’ yolunu tavsiye ediyorum. Belki Aydın Bey içlerinden Türkçe bilenleri benim yerime işe alabilir.
3 – Ülkeyi iyi yönetmek ve daha müreffeh bir hale getirmek milletvekillerimizin sorumluluğunda. Maaşlarını artırmak istiyorlarsa onlara tavsiyem ülke refahını artırmalarıdır. Böylece hepimiz daha iyi kazanırız: Sadece milletvekilleri ve gazeteciler değil, işçiler, memurlar, köylüler, sanatçılar da daha iyi kazanırlar.. Bizim fakir bir millet olarak vekillerimize verebileceğimiz şimdilik ne yazık ki bu kadar.
4 – Maaş hesabınıza milletvekili olarak yararlandığınız indirimleri, lojman olanaklarını, tedavi giderlerini, yollukları, varsa makam otomobilinizi, onun bakım ve benzin giderlerini ve şoför maaşlarını da katınız. Özel sektörde böyle yapılıyor.
5 – Benim eleştirdiğim husus esas olarak milletvekili maaşları değildi. Yazılarımı dikkatle bir kere daha okuyunuz. Eleştirdiğim konu, milletvekillerine ‘kıyak emeklilik’ adı verilen özel bir ayrıcalığın tanınmasıdır. ‘Sosyal Güvenlik Sistemi çöküyor’ diye işçinin, memurun emeklilik kazanımları sınırlandırılırken, milletvekillerinin kendilerini bundan muaf görmesi yakışık alan bir durum değil. Tasarı görüşülürken bir önerge ile şunu sorunuz: Deprem vergisi diye topladığımız ek verginin ne kadarı bu kıyak emeklilik işi için harcanacak? Bu sosyal güvenlik sistemimize nasıl bir yeni yük getirecek?
6 – Hazır bütçe görüşülüyorken milletvekili maaşlarını artıracak bir yol da bulabilirsiniz. Memur maaş katsayısını iyice yükseltmeye ne dersiniz?
Tasarı yeniden gündeme gelirse bu konuda söyleyecek daha çok sözüm olacak.
