RADİKAL

Bu ateş herkesi yakabilir

 Dün pazardı. Anneler Günü’ydü. Anneler Günü’nde ‘Eroin Güncesi’ isimli romanın yazarı Kanat Güner’le, Güldal Kızıldemir’in yaptığı, ‘Pazar Sohbeti’ni Radikal’de okurken uyuşturucu bağımlısı çocukları ve annelerini düşündüm.

Kanat Güner hepimizin çocuğu olabilirdi. Derslerinde başarılıydı. Ailesiyle elle tutulur, gözle görülür bir problemi yoktu. Ama yine de nasıl olmuşsa olmuş kendisini eroinle buluşturan bir yola sapmaktan kurtulamamıştı.

“Bizi görmezden gelmeyin” diyordu.

“Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi, doktor adayı ben Kanat, bağımlı olduysam, herkes olabilir diyorum. Çok normal bir gençtim, ama oldu işte” derken tehlikenin aslında hepimizin ne kadar yakınında olduğunu da gösteriyordu.

Uyuşturucu tedavisi için birçok ülkede başarıyla kullanılan Methadon isimli ilacın Türkiye’ye ithaline izin verilmiyor olmasına özellikle dikkat çekiyordu.

“Devletimiz hastalığı sevmez, kolerayı da saklar, bağımlıyı da saklar. Yok saymak uğraşmaktan daha kolay” derken hepimizin üzerinde önemle durmamız gereken bir şeye işaret ediyordu.

Türkiye, dünya eroin ticaretinde önemli bir ülke. Avrupa’ya götürülen eroinin çok büyük bir bölümü topraklarımız üzerinden geçiyor. Bu trafik sırasında eroinin bir bölümünün yurtiçinde kaldığı ve ‘yeni bir pazar oluşturmak için’ damping uygulamalarıyla ülkemiz gençlerine pazarlandığı da bir gerçek.

Eroinin zaman zaman esrardan bile daha ucuza satıldığı ve kolayca bulunabildiği gazetelere yansıyan haberler arasında.

Koca bir ülke deve kuşu gibi kafasını kuma gömüyor ve hemen yanıbaşındaki bu tehlikeyi görmemekte ısrar ediyor.

Şu veya bu şekilde ortaya çıkan bağımlıları ‘bir avuç talihsiz genç’ olarak görmek eğilimindeyiz.

Bu belanın bizi hiçbir zaman bulmayacağına yönelik anlamsız bir inançla, boşvermişlik içinde olup bitenleri seyrediyoruz.

Ailelerin büyük bolümü, çocuğunun bir uyuşturucu maddeye bağımlı olup olmadığını anlamalarını sağlayacak bilgiye bile sahip değil.

Devlet, uyuşturucu madde bağımlılığını ısrarla cezalandırılması gereken bir suç gibi görüyor.

Eroinle savaş için son derece hazırlıksızız. İyi niyetli bazı polisiye çabaların bu büyük savaşta tek başına yeterli olamayacağını görmüyoruz, görmek istemiyoruz.

Bunun bir hastalık olduğuna, tedavi edilebileceğine, gençlerin bu alışkanlıklardan kurtarılabileceğine inansak bugün mezarda olan birçok gencin hayatlarını kurtarabilirdik.

Kanat, Radikal’deki söyleşisinde “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Methadon’u uygulamadığı için biz ölüme terk ediliyoruz. Nasıl bir cinayet bu? Düşünün, Amerika’da kanseri yenen bir ilaç geliştirilse, bizim hükümet bu ilacı getirmeyip kanser hastalarını ölüme terk edebilir mi? Var mı böyle bir hakkı?
Bize hasta değil, bir avuç serseri gözüyle baktıkları için yapabiliyorlar bunu. Kim, nasıl, hangi hakla ölüme terk edebilir onları? Bizim piyonları olduğumuz uyuşturucu sanayii dışında tabii. Bizi hasta eden eroin, ama öldürecek olan bu kirli ilişkiler” derken suçlunun nerede olduğuna işaret ediyor.

Dün Anneler Günü’ydü. Eroin bağımlısı çocukların da bir anneleri olduğunu unutmayın. Ateşin yalnızca düştüğü yeri yaktığını da hiç zannetmeyin. Bu ateşin ne zaman nerede
parlayacağını, alevlerin kimin çocuğunu da yutacağını asla bilemezsiniz.