Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Tantan'ın ilk yanlışı

 İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, bakanlık görevinin ilk günlerinde de kendisini şöhrete ulaştıran ‘genç polis davranışını’ sürdürüyor. Yeni kuşaklar pek hatırlamazlar ama Tantan, İstanbul’da genç bir polis şefi olarak çalıştığı günlerde de böyleydi: Çabuk karar veren, suça karşı tahammülsüz, kararlı ve dürüst.

Önceki gün yürütülmekte olan ‘kocakulak’ soruşturmasının selameti bakımından Ankara Emniyet Müdürü’nün görevden alınmasından sonra Saadettin Tantan bu göreve vekâleten bir atama yaptı. Atanan kişiyi yakından tanımıyorum. Onunla ilgili bildiğim tek şey, Manisa’da çocuklara işkence yapılması olayı sırasında Manisa Emniyet Müdürü olmasından ibaret.
Toplumumuzu derinden etkileyen ve emniyet güçlerinin toplumsal prestijini sarsan bu olay nedeniyle suçlanan polisler, şimdi vekâleten Ankara Emniyet Müdürlüğü görevine atanan Kemal İskender tarafından bir ‘ekip anlayışı’ çerçevesinde Manisa’ya getirilmişlerdi.
Bir başka deyişle, İskender kendi görev anlayışına yakın bulduğu bir kısım emniyet görevlisini Manisa’ya da beraberinde getirmişti.
Bu tür ağır görevlerin altından kalkabilmek için yetkili kişilerin anlaşabilecekleri bir ekip kurmalarının hakları olduğuna inanıyorum. Bu nedenle Kemal İskender’i de eleştirmiyorum.
Eleştirilecek olan nokta, İskender’in kendisine ekip arkadaşı olarak seçtiği kişilerin bu göreve getirildikten sonraki tutumlarıdır.
Askerlikte herkese öğretilen bir şey var: Başarıdan ve başarısızlıktan komutan sorumludur! Yapısı ve görevin özellikleri itibariyle emniyet teşkilatının da benzeri bir anlayışla yönetilmesi kaçınılmaz. Orada da başarıdan ve başarısızlıktan emniyet müdürünü sorumlu tutmak gerekiyor.
Kemal İskender, kendi emri altında çalışan bir ekibin çocuklara işkence yapılması olayına karışmasından bu nedenle dolaylı olarak sorumlu. Gerçi kendisine yöneltilmiş açık bir suçlama ve bu konuda verilmiş bir yargı kararı yok ama bu durum gerçeği değiştirmiyor. Üstelik İskender’in işkence olayının soruşturulması ve adliyeye intikali sırasındaki tutumu da herkesçe biliniyor. En hafif deyimle soruşturmanın rahatça yapılmasının önlenmesinden, suçun örtbas edilmeye çalışılmasından sorumlu.
Şimdi böyle bir emniyet görevlisinin Ankara gibi bir kente vekâleten de olsa emniyet müdürü olarak atanması ne anlama geliyor? Hükümetin işkence olaylarına onaylar bir tavırla yaklaştığı sonucunu mu çıkarmalıyız? Yoksa emniyet teşkilatı içinde bu göreve layık bir başka polis şefinin bulunamadığı sonucunu mu?
Yeni hükümetin kuruluşu sırasında Saadettin Tantan’ın İçişleri Bakanlığı’na getirilmesini doğru bir karar olarak yorumlamıştım. Tantan’ın emniyet teşkilatına getirmeyi düşündüğü yeni düzenlemeler de bu görüşümde haklı olduğumu doğruluyor. Ancak ne yazık ki aynı şeyleri Ankara Emniyet Müdürlüğü ataması için söylemek olanaksız. Galiba Tantan görevdeki ilk hatasını da böylece yapmış oluyor. Dilerim bu yanlıştan çabuk döner, bu son hatası olur.