RADİKAL

Çetede yeni izler

 Abdullah Çatlı’nın 1992 yılında Şahin Ekli adına düzenlenmiş sahte bir pasaportla yurtdışına çıkmaya çalışırken yakalanması üzerinde önemle durulması gerek.

Şahin Ekli kimliğini taşıyan Çatlı’yı belli ki Yeşilköy’deki görevliler tanımıyorlarmış. Onlar görevlerini yapmışlar ve Ekli – Çatlı’yı yakalayıp amirlerine teslim etmişler. İstanbul Emniyeti’nde olaya ilk müdahalede bulunanlar da görevlerini yapmış ve parmak izlerini almışlar.

İşin bundan sonrasına ‘İyi saatte olsunlar’ karışıyor. Alınan parmak izleri nedense eldeki diğer izlerle karşılaştırılmamış. Şahin Ekli’nin gerçekten Şahin Ekli olup olmadığı incelenmemiş. Bu yapılmadığı içindir ki adliyeye Şahin Ekli kimliği ile sevk edilen Çatlı, savcılık tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış.

Olayın meydana geldiği tarihte İstanbul’da asayişten sorumlu müdür Hüseyin Kocadağ. Demek ki Kocadağ, Çatlı’nın kim olduğunu bildiği halde Şahin Ekli kimliği ile adliyeye sevk edilmesine ses çıkarmamış. Hatta belki de soruşturmanın derinleşmesini önlemiş.

O tarihte Emniyet Genel Müdürü Ünal Erkan. Hatırlayacaksınız o yıllarda Mehmet Ağar ile içtikleri su ayrı gitmiyordu. Bu ikiliyle ters düştüğü bilinen Necdet Menzir ise 13 günlük İstanbul Emniyet Müdürüydü. Elbette katliam sanığı Çatlı’nın serbest bırakılmasından bu ikiliyi resmen sorumlu tutmak mümkün değil. Ancak o tarihte İstanbul’da görev yapan ve bu olayda parmağı olabilecek polis şeflerinin incelenmesi birçok yeni gerçeği ortaya çıkarabilir.

İstanbul Valisi önceki gün yaptığı açıklamada, Şahin Ekli’nin aslında Abdullah Çatlı olduğunun Susurluk kazasından sonra saptandığını açıkladı. Bu açıklama şahsen beni pek tatmin etmiyor.

Susurluk kazasından sonra eldeki parmak izleriyle Çatlı’nınkini karşılaştırmak kimin aklına geldi?
Ekli’nin izlerinin Çatlı’nınkiyle aynı olduğunun anlaşılmasının ardından İstanbul Emniyeti’nde bu yolda bir inceleme başlatıldı mı? Bu tespitin açıklanması için 40 gün neden beklendi?

Topal’ı öldüren silahlarda parmak izi tespiti neden yapılmadı? Polisin ilk yapması gereken şey ele geçen silahlar üzerinde parmak izi araştırması yapmak değil mi? Neden bu araştırmanın yapılması için gazetecilerin olayın üzerine gitmeleri beklendi? Aradan geçen bu zaman içinde olayda kullanılan silahların ve şarjörlerin değiştirilmediğini kim garanti ediyor? Kazada ele geçirildiği bilinen ve Çatlı’nın parmak izlerini taşıyan şarjörler ile cinayet yerinde bulunanların değiştirilmediğini nereden bilelim?
Bu soruların cevaplarının kamuoyunu tatmin edecek açıklıkta verilmesi gerekiyor.