Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Süngülerin üzerinde politika

Refah Partisi’nin seçimlerden en büyük parti olarak çıkması demokrasiyi içine sindirememiş bazı çevreleri tedirgin etti.

Refah’ın seçim öncesi dönemde toplumu ‘inananlar’ ve ‘inanmayanlar’ olarak ikiye bölmüş olmasının da kuşkusuz bu tedirginlikte payı vardı.

Ayrıca Refah’ın seçim öncesi kullandığı söylem ile seçim sonrasında izlediği politikalar arasındaki farklılık yine birçok çevrede ‘takıyye’ izlenimi de uyandırıyordu.

Beklenmedik siyasi gelişmelerin sonunda Refah Partisi’nin koalisyon hükümetinde büyük ortak olması, Necmettin Erbakan’ın da başbakanlık koltuğuna oturması rahatsızlıkların derecesini arttırdı.

Meclis içinde Refah Partisi dikkate alınmadan bir çözüm bulunamayacağının iyice ortaya çıkmasından sonra da Refah’a karşı siyasi mücadele bu kez doğal zemininin dışına çıkarılmaya çalışıldı.

Hükümetin kuruluşundan beri geçen süre içinde Türkiye, ortada hiçbir sebep yokken darbe havasına sokulmaya çalışıldı.

Refah Partisi’nin ‘düzen içi bir sağ parti’ olmaya yönelmesini kendileri için tehlike olarak gören bazı islamcıların da kışkırtmasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, sanki siyasi mücadelenin bir tarafıymış gibi gösterilmek istendi.

Özellikle Yüksek Askeri Şûra’da ‘mürteci’ oldukları ileri sürülen bazı subayların orduyla ilişkilerinin kesilmesi gündeme getirilerek “Ordu, Refah’a karşı” havası yaratılmaya uğraşıldı.

Son Yüksek Askeri Şûra toplantısının ardından da aynı film bir kez daha gösterime sokuldu.

Yeni Yüzyıl Gazetesi, kimin yazdığı belli olmayan bir bildiriyi ‘ordunun tepkisi’ olarak sürmanşetinden tırnak içinde tam metin olarak yayımlamaya kadar da işi vardırdı. İslamcılara, ‘Sesinizi kesmezseniz ordu sizi döver” denmek istendi.

Bu yöntemle siyaset yapmanın son derece tehlikeli olduğunu düşünüyorum.

Askeri hangi amaçla olursa olsun siyasetin içine çekmeye çalışmanın, onun süngüsü ile bazılarını dürtme. hesapları yapmanın acılarını bu ülke çok çekti.

Bugün toplumu bir ahtapot gibi sarmalamış ve etkisi altına almış olan ‘çete’nin temellerinin, hukukun ve demokrasinin askıya alındığı askeri yönetimler döneminde atıldığını unutmayalım.

Türkiye’nin sorunlarını çözecek olan tek şeyin herkes için geçerli sınırsız demokrasi ve hukukun üstünlüğü olduğunu her gün tekrar tekrar yüksek sesle söyleyeceğimiz bir dönem yaşıyoruz.