Dünkü Cumhuriyet Bayramı törenlerini ‘televizyondan izlerken ve arkadaşların getirdikleri fotoğraflara bakarken aklıma hep bu soru takıldı: Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor, ama cumhur nerede?
Dün Hakkı Devrim de yıllar geçtikçe Cumhuriyet bayramlarının heyecanını kaybettiğine işaret ediyordu.
Bilmiyorum benim gibi düşünen başkaları da var mı, ama doğrusunu isterseniz Cumhuriyet Bayramı gibi önemli bir günün kutlanışındaki “militer hava” beni biraz rahatsız ediyor.
Bunu söylerken törenlere katılan askeri birliklerin fazlalığından yakınıyor değilim. Elbette Cumhuriyet bütün kurumlarının katılımıyla kutlanacak.
Ama dün televizyon görüntülerine hakim olan hava sanki 30 Ağustos gibi “askeri bir bayram” kutlanıyormuş izlenimini uyandırdı bende.
Törenlere katılan öğrencilerin geçişlerine de aynı askeri anlayış hakimdi: Üniformalar, uygun adım yürüyüşler vs…
Evet doğru: Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve yöneten asker ve sivil bürokrasinin bir tercihiydi. Ama halkın o ilk yıllarda nasıl bir coşku ve heyecanla Cumhuriyetin kuruluşunu kutladığı da bir gerçek. Bu yüzden cumhuriyeti sadece asker ve sivil bürokrasinin bir eseriymiş gibi görmenin yanlış olduğunu, bunun esasen bir halk hareketi olduğunu düşünüyorum.
Kim bilir bu belki de “topluca eğlenmesini beceremeyen bir Doğu toplumu” olmamızdan kaynaklanıyor.
Önümüzdeki yıl Cumhuriyetimizin 75. yaşını kutlayacağız. Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı’nın gelecek yıl yapılacak kutlamalarla ilgili olarak hazırladığı bir taslak proje var elimde.
Tarih Vakfı, Cumhuriyet’in kutlanışını geniş kitlelerle paylaşmak için bir çalışma yürütüyor. Çalışmalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin 75. yılını “bir çağdaşlaşma projesi olarak” ele almayı öneriyor.
Cumhurbaşkanı’nın Önderliğinde yürütülen çalışmalara sunulan raporun önsözünde 75. yıldönümünün “Cumhuriyet’e sahip çıkma bilincinin geliştirilmesi” için önemli bir fırsat olacağı vurgulanıyor.
Gelecek yıl yapılacak kutlamaların “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin genel Türk tarihi ve Türkiye tarihi ile eklemlenmiş olarak kavranmasını, ülkemizde var olan dinsel, etnik, kültürel kimlikler arasında karşılıklı anlayış ve toplumsal uyumun gelişmesini ve 2000’li yıllar için yeni bir ivme kazanılmasına katkıda bulunmasını” öngörüyor.
75. yıldönümünü kutlamak üzere hükümetçe yapılacak çalışmaların yanı sıra, kutlamalara geniş bir katılımı da gerçekleştirmeye yönelik hazırlıklar yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı makamı bu konuda üzerine düşeni yapmak üzere danışma ve eşgüdüm kurullarına başkanlık ediyor.
Tarih Vakfı’nın girişimi bu açıdan ilk adımı atıyor. Türk halkının tümünü kucaklayacak kutlamaların altyapısını oluşturmaya çalışıyor. Cumhuriyet’in 75. yılı kutlamalarının büyük bir şölene dönüşmesi için herkesin elinden geleni yapması gerektiğine inanıyorum.
“Cumhuriyet’i biz kurduk, biz yaşatacağız” sloganının boş bir laf olmaktan öteye geçirilmesi gerekiyor. Bunun yolu da mümkün olabilecek en geniş katılımlı kutlamaların bugünden planlanmasından ve sivil toplum kuruluşlarının da bu işte sorumluluk almasından geçiyor.
Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.
