Şurası bir gerçek ki politikacılık eğer her türlü imkânı kullanıp iktidara gelebilmekse, Tansu Çiller’i Türkiye’nin en başarılı politikacısı olarak kabul etmek zorundayız.
Bütün olumsuz şartları lehine çevirmeyi başarmış ve dünkü üçlü açıklamadan sonra da yeniden başbakan olmasına artık saatler kalmış bulunuyor.
28 Şubat’taki MGK ile zirvesine çıkan siyasi krizi ortağına karşı kullanarak başbakanlığı eline geçirmesi artık sadece Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkacak bir cümleye kalıyor: “Görev sizindir!”
Hükümeti değilse de Başbakan’ı değiştirmeye yol açan siyasi krizi oluşturan sebepler ise aynen varlığını sürdürüyor. Tansu Çiller’in politikadaki son uzmanlık tezi de bu olacak zaten: Gemiyi karaya oturtmadan Türkiye’yi bir erken genel seçime götürmek, seçim yasasında yapılacak değişikliklerle de yeniden iktidar ortağı olmanın yolunu açıp Mesut Yılmaz’ı tasfiye etmek. Tansu Çiller’in bunu başarıp başaramayacağını görmek için çok beklememiz gerekmeyeceğini düşünüyorum.
Türkiye’deki siyasi kriz aslında Refahyol hükümetinin kuruluşu ile başladı. Kuruluşuna hâkim olan (Tansu Çiller’i mal varlığı vs. soruşturmalarından aklamak, Refah’ı Mercümek’ten kurtarmak gibi) ahlak dışı saikler nedeniyle kamu vicdanında sakat olan hükümetin yıkılma noktasına gelmesini hızlandıran faktör askerlerin MGK’da gündeme getirdikleri ‘irticai faaliyetlerdeki tırmanma’ydı.
DYP, RP ve BBP liderlerinin dünkü anlaşmalarının ardından siyasi krizin sebeplerini ortadan kaldıracak herhangi bir değişiklikle karşılaşmayacağımız anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanı’nın karşısına Meclis çoğunluğunu ifade eden bir tutanakla çıkacak Çiiler’e görev vermemesi çok uzak bir ihtimal. Bir türlü yeni bir hükümet kurabilecek bir blok oluşturmayı başaramayan muhalefet ne derse desin Demirel’in Çiller’e hükümeti kurma görevi vermesi bekleniyor.
Şimdi durumu özetleyelim: ‘İrticanın tırmanışının başlangıcı’ olarak gösterilen Refah Partisi ile DYP ortaklığı aynen sürüyor. Refah’ın 12 bin memurla hükümeti mahkemelik hale getiren devlet içindeki kadrolaşma çabalarında da bir değişiklik olmayacak. Meclis’te aklanmış bile olsa Tansu Çiller’in kamu vicdanındaki sorumlulukları aynen devam ediyor. Çete soruşturmalarının DYP ile koalisyon ortaklığının devamına feda edilmesinde de RP açısından bir farklılık yok.
Yani koalisyon hükümetinin dağılmasına yol açan bütün sebepler aynen varlıklarını sürdürüyor.
‘Rejime yönelik bir numaralı tehdit irticadır ve bunun sorumlusu RP – DYP koalisyonudur’ savıyla hareket eden askerlerin, çıkışlarının sadece Çiller’i yeniden başbakan yapmaya yaradığını görünce nasıl bir tavır takınacakları şimdi en önemli gündem maddelerinden birisi.