Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Demirel’in hamlesi

Cumhurbaşkanı’nın hükümeti kurma görevini Bülent Ecevit’e vermesi artık kabak tadı veren bir tartışmanın yeniden başlamasına yol açtı. Refah Partisi ve Tansu Çiller çıkışlı eleştiriler Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kötüye kullandığı ve geleneklere uymadığı yolunda.

Ne yazık ki 75 yıllık Cumhuriyetimiz sırasında geçirdiğimiz darbeler doğru dürüst bir anayasa geleneği oluşturmamızı önledi. Ama bu süre içinde o kadar çok hükümet kurduk ki en azından bu konuda geleneklerimizin oluştuğunu söylemekte bir sakınca yok.
Bu konudaki en belirgin ve genel kabul gören gelenek, seçimlerden sonra hükümeti kurma görevinin ilk kez en büyük partinin başkanına verilmesi. Ötekisi de tek bir partinin çoğunluk kazanamadığı durumlarda hükümetin atanmasından önce açık güvenoyu beyanlarına itibar edilmesi.
Süleyman Demirel de şu anda görevde bulunan TBMM seçimle işbaşına geldiğinden beri bunlara titizlikle uydu.
Demokratik geleneklere uygunluktan söz ediyorsak şu an için en çok tartışacağımız kurum TBMM’nin kendisi. En başta seçilirken oyların yüzde 15’i seçim barajları nedeniyle TBMM’de temsil edilemedi. Meclis’in en büyük partisi kapatıldı, seçimden en büyük parti olarak çıkan partinin genel başkanı siyasetten yasaklandı. Seçimler sırasında var olmayan bir parti TBMM’de grup kurabildi, şu anda grubu bulunmasa da TBMM’de altıncı büyük parti olarak bulunuyor. Bir parti çatısı altında seçildikleri halde şu anda bağımsız kalan ve sayıları bir partiye rahatlıkla grup oluşturabilecek sayıda bağımsız var. Birçok milletvekili de aslında seçilmediği bir partinin üyesi olarak TBMM’de bulunuyor.
Sadece bu kadar da değil: TBMM’nin ikinci büyük partisinin genel başkanı ‘gensoru’ ile düşürüldü. Üçüncü büyük partinin girdiği iki koalisyon hükümeti istifa etmek zorunda kaldı. CHP dışındaki bütün partiler koalisyonlara ortak olabildiler.
Böyle bir tablodan hükümet çıkarmak zorunda olan Cumhurbaşkanı ne yapsaydı?
Bu saatten sonra geleneklere uygunluk koşulu yalnızca Ecevit’in kuracağı hükümetin atanması sırasında aranabilir. Ecevit’in kuracağı hükümet hakkında parti gruplarının güvenoyu için açık beyanlarının ne olacağına bakmak gerekir. Cumhurbaşkanı da zaten daha önceki deneyler sırasında bunu açıkça beyan etmiş bulunuyor. Bu nedenle güvenoyu alacağı kesinleşmeden Ecevit’in kuracağı hükümeti atamayacağını öngörebiliriz.
Bunun dışında Cumhurbaşkanı’nın yaptığı hem Anayasa’ya uygundur hem de geleneklerle çelişmemektedir.
Şimdi TBMM’deki partiler şuna karar verecekler: Güvenoyu alabilecek bir hükümetin kurulmasını kolaylaştıralım mı, yoksa 45 günlük sürenin sonunda TBMM’nin feshedilip, bir seçim hükümetinin kurulmasının yolunu mu açalım? Feshedilmiş bir meclisin, milletvekili sıfatını kaybetmiş üyeleri olarak seçime gidelim mi, yoksa Cumhurbaşkanı’nın Ecevit’e teslim ettiği kumaştan bir elbise biçmenin yollarını mı arayalım?
56. Hükümet’in kaderini belirleyecek olan kritik soru budur.
Bu Meclis’teki oyuncuların hangisi politika satrancında Süleyman Demirel’in hamlelerine cevap verebilecek çapta dersiniz?