RADİKAL

Demirel'in konuşması

 Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis’i açış konuşmasının önemli bölümünü ülkede demokrasinin geliştirilmesi görüşlerine ayırdı.

Cumhurbaşkanı, bir çok çevrede “Demirel yine kendisi için bir şeyler istiyor” şeklinde yorumlanan “Başkanlık sistemi” tartışmalarına da bir anlamda bu konuşmayla cevap vermiş oldu.

Demirel ile çoğu zaman aynı görüşte olamıyorum. Dünyaya bakışlarımızın farklılığından ileri geliyor bu. Ancak dünkü “cevabi konuşmasını” anlamlı ve doğru bulduğumu belirtmek istiyorum.

Türkiye, Anayasal düzenle ilgili temel değişiklikleri askeri müdahale ortamlarının olağanüstü şartları altında yaşadı.

Bir çok görüşün o günlerde bırakın tartışılmasını, beyan edilmesi dahi suç sayılabiliyordu.

Bu yüzden Türkiye’nin Anayasal düzeni, hiçbir zaman özgür, her türlü görüşün açıkça konuşulup, değerlendirilebileceği bir ortamda tartışılamadı.

Bunun sıkıntılarını da Türk demokrasisi hep yaşadı, yaşıyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanı’nın dün altını özellikle çizdiği hususun es geçilmemesi gerekiyor.

Türk demokrasisini geliştirmeye yönelik tartışmalardan kaçmamalıyız.

Demirel’in kendisi için ne istediğini bırakıp kendimize şunları sormamız gerekiyor: Türk demokrasisi bütün kurumlarıyla eksiksiz işliyor mu? Türkiye’nin bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak Anayasal düzene sahip miyiz?

Bugünkü düzen, toplumun tüm kesimlerinin ittifak ettikleri bir düzen midir, yoksa silah zoruyla mı dayatılmıştır?

Eğer bu sorulara olumlu cevap veriyorsanız haklısınız, Demirel’in söylediklerini dinlememize bile gerek yok.

Ama bu sorulardan bir tekine bile olumsuz yanıt veriyorsanız, bu düşünceleri kimin seslendirdiğine bakmamalısınız.

Demirel’in konuşmasında kendi tezine temel teşkil eden şu konunun gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum:

Türkiye’nin bugünkü düzeninde – sebep ne olursa olsun – yasama ve yürütme güçleri birbirine karışmış bulunuyor.

Meclis’in iradesi çoğu zaman yerini çoğunluk partisine, çoğunluk partisi de partinin liderine ve aynı zamanda da yürütmenin başına terk etmiş bulunuyor.

Meclis iradesinin bu ipotekten kurtarılması gerekiyor.

Mevcut sistem, Türk toplumunda temsil edilen çeşitli görüşlerin ve eğilimlerin, toplumdaki güçleri oranında Meclis’te temsiline de imkân vermiyor.

Geçen seçimde baraja takılan oyların yüzde onbeşe ulaşması seçim sistemindeki sakatlıkların yanısıra Anayasal düzendeki bozukluğu da ortaya koyuyor.

Koalisyonların aritmetik hesapları, küçük ortakların iradesinin (ve dolayısıyla toplumdaki azınlık görüşlerinin) çoğu zaman büyük ortağın iradesinin yerine geçmesine yol açıyor.

Yargı, bilinen nedenlerle adaleti gecikmeli dağıtıyor, yürütmenin etkilerine son derece açık.
Bunların sağlıklı demokrasiye,engel olduğunu düşünüyorum. Demirel’in söylediklerini tartışmalıyız.