Sharon Stone’un IQ’sunun ‘üstün ‘zekâ’ seviyesinde olduğunu öğrendiğim günden beri ona ayrı bir hayranlık duyuyorum. Daha önce Sharon’un fotoğraflarında ilk dikkatimi çeken yer ile bu haberi öğrendikten sonra ilk bakmaya başladığım yer arasında epeyce uzun bir mesafe meydana geldiğini de söylemeden geçemeyeceğim.
Artık onun gözlerine bakıyorum. O gözlerin ardındaki kadını anlamaya çalışıyorum. Bu konuda kendimce bazı çıkarsamalar da yaptım ama şimdi bunları anlatmanın sırası değil. Ama fark ettiğim temel bir gerçeği sizlerle paylaşmalıyım: Sharon’u dünyanın en çekici kadınlarından birisi yapan şey vücut ölçüleri ve biçimli yüzü değil, bakışları. En azından ben öyle olduğunu sanıyorum. Gözlerin beynimizin dışa açılan bir penceresi olduğunu düşünüyorum. Ve o gözlerden içeri bakınca daha çok zekâyı görüyor, beğeniyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki bütün bunlardan bize ne? Senin kimi beğendiğin bizi niye ilgilendirsin? Doğru, ben de sizin gibi düşünüyorum. Ama bugün pazar. Pazar günleri biliyorsunuz köşe yazarlarının ‘dışa açılma’ günü. Gerçi artık bazı yazarlar için her gün pazar ama… Neyse konumuz bu değil.
Sharon’un insanı çekip içine alan gözlerini aklıma getiren şey Sibel Akbay’ın bir derlemesi oldu.
Radikal’in yarınki İş Yaşamı ve İnsan Kaynakları Eki’ndeki yazı, günümüzde IQ’nun yerini artık El’nin aldığını anlatıyor. Duygusal Zekâ’ diye Türkçeye çevirebileceğimiz EI açısından durumunuzu anlamak için şu sorulara yanıt vermeniz gerekiyor:
Diğer insanların duygularına karşı duyarsız mısınız? Çalışma arkadaşlarınızın üzgün ya da kızgın olduklarını hemen anlayabiliyor musunuz? Mantıksız davrandığınız olur mu? İnsanların konuşmalarını böler misiniz? Emirleri izlemekte zorlanır mısınız?
Tahmin edebileceğiniz gibi EI açısından zeki sayılıyor olmak için bu sorulara olumsuz cevaplar veriyor olmalısınız. Sibel Akbay “Bu soruların çoğuna evet diye cevap verdiyseniz ya aptalsınız ya da erkeksiniz” diyor.
Gerçekten de İngiltere’de yapılan bir araştırma insanların toplum içindeki hareketlerini kontrol etmelerini sağlayan bir genin varlığını ortaya koymuş. Ve bu genler daha sıklıkla kadınlarda bulunuyormuş!
Yazıyı okuduktan sonra gözümün önüne bu kez Tansu Çiller ile Meral Akşener geldiler. Sharon Stone’un hayalinden sonra başıma bu işin gelmesini bir tür kâbus’ olarak da yorumlayabilirsiniz tabii.
Ama sorun bu üç hanımın fiziksel özelliklerinde değil yalnızca.
Bir süredir Tansu Çiller ile Meral Akşener’in toplum içindeki davranışlarına, olaylar karşısındaki tavırlarına ve konuşmalarına bakarak ‘yanlışın’ nerede olduğunu arıyordum. Bu yazı bu konuda iyi ipuçları verdi bana. Farkettim ki Tansu Hanım İle Meral Hanım da tıpkı diğer erkek politikacılar gibi davranıyorlar. Benim kadın olmalarından yola çıkarak onlarda bulunduğunu vehmettiğim bir çok vasıf yanlarına bile uğramamış. Politikanın karanlık koridorlarında kadınlıklarını kaybetmişler, erkekleşmişler. Bu yüzden de duygusal zekâya (El) sahip değiller.
Bence Tansu Hanım’ın siyaset hayatındaki gerilemesinin ve kitleleri büyüleyen eski özelliklerini yitirmesinin sebebi de bu.
