Hukuksuz istikrar ve hafıza sorunu
Cumhurbaşkanı’nın kanun hükmündeki kararnameyi iade etmesi üzerine Bakanlar Kurulu’nda yapılan konuşmaları dünkü gazetelerde okumuş olmalısınız. Bu konuşmalar ve o sözleri söyleyenler hakkındaki düzey tartışmalarını bir kenara bırakıyorum. Ne yazık ki Türkiye’nin ortalaması bu ve Bakanlar Kurulu toplantısı da bir anda mahalle kahvesi sohbetine kolayca dönüşebiliyor.
Benim asıl ilgimi çeken tarafı basına kapalı olarak yapılan bu toplantıdaki konuşmaların böyle kelimesi kelimesine nasıl olup da bütün gazetelere yansıyabildiği.. Belli ki bir ya da iki bakan sırayla bütün gazetecilere içerde aldıkları notları aktarmışlar.
Bu da gösteriyor ki hükümet Cumhurbaşkanı’na karşı bir psikolojik savaş yürütüyor. Bu savaşın en önemli mermisi de ‘Anayasa tutkusu yüzünden ekonomik istikrarı tehlikeye düşürmek’ şeklinde özetlenebilecek bir gerekçe.
Dün ben de yazdım, İsmet Berkan da değindi, Cumhurbaşkanı kamu bankalarının özelleştirilmesinin geciktirilmesi ve buna bağlı olarak alınacak kredinin sarkmasıyla ilgili olarak suçlanabilcek en son kişidir.
Hafızaların nisyan ile malul olduğu bir ülkede zaman zaman arşivin şaşmaz desteğine ihtiyaç duyuluyor. İşte size Radikal Ekonomi Servisi’nin kısa bir arşiv taramasıyla elde ettiği ‘özelleştirme-kredi’ süreci…
* 9 Aralık 1999 tarihinde (bir yıl önce!) IMF’ye bir niyet mektubu verildi ve kamu bankalarının özelleştirileceği taahhüt edildi.
* 10 Mart 2000 tarihinde IMF’ye verilen ek niyet mektubuyla bu durum yeniden teyit edildi.
* 20 Haziran 2000’de kamu bankalarının özelleştirilmesiyle ilgili yetki yasası taslağı Başbakanlığa gönderildi. (Yani niyet mektubundan yedi ay sonra!)
* 3 Temmuz 2000’de yetki yasası kapsamında çıkarılacak kanun hükmündeki kararname Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. (Niyet mektubundan 8 ay sonra!.)
* 23 Ağustos 2000’de Dünya Bankası mali sektör uyum kredisinin görüşülmesinin Türkiye’de kamu bankalarıyla ilgili düzenleme gerçekleşmediği için eylül ayı sonunda yapılmayacağını açıkladı. (Kararname bakanların imzasına açıldıktan 51 gün sonra hâlâ imzalanmamış durumda ve Dünya Bankası ‘artık yeter’ diyor!)
* Hüsamettin Özkan’ın girişimleriyle hızlandırılan ‘imza’ işi 20 Eylül 2000’de tamamlandı ve kararname Köşk’e sevk edildi. (Bakanlar Kurulu’nun kararnamedeki imzalarını tamamlaması 79 gün sürüyor!)
* 26 Eylül 2000 günü Ahmet Necdet Sezer, Anayasa’ya uygun olmadığı gerekçesiyle kararnameyi hükümete iade etti.
* 27-28-29 Eylül 2000 tarihlerinde önce hükümet sözcüsü, sonra Başbakan ve sonra da öteki bakanlar Cumhurbaşkanı’nın istikrar programını tehlikeye attığını, kredinin alınmasını geciktirdiğini, hatta istifaya zorlanması bile gerektiğini söylemeye başladılar.
Tarihler yukarıda. Hükümet niyet mektubunun üzerinden 10 ay geçtikten sonra özelleştirme fikrini bir kararname haline getirebilmiş. Sırf bakanlar kurulunda imzalanması 79 gün sürmüş. Dünya Bankası 23 Ağustos’ta eylül sonundaki icra kuruluna kredi isteğinin sunulmayacağını bildirmiş, yumurta kapıya dayandıktan sonra kararname imzalanmış ama imzalandığı tarihte artık Dünya Bankası mali uyum kredisinin gelemeyeceği çoktan belli olmuş…
Bu tabloya ve Cumhurbaşkanı’na yapılan haksızlığa bakıp söylenebilecek çok özlü sözler biliyorum ama bu gazeteyi çocuklar da okuyorlar, ayıp olur. Sadece ‘biraz insaf’ demekle yetiniyorum.