Avusturya seçimlerinin ardından ortaya çıkan tablo Avrupa’da faşizmin yükselişinden korkanları bir kez daha alarm durumuna getirdi.
Hitler’in de bir vakitler küçük bir Avusturya kasabasında, Linz’de başlayan serüvenini hatırlayanlar için Avusturya’da böyle ırkçı / faşist bir yükseliş en azından kötü anıların canlanması anlamına geliyor.
Konunun gerek Avusturya’nın iç politikasını, gerekse Avrupa Birliği ve demokratik dünya ile ilişkilere vereceği şekil ile ilgili geniş haber ve yorumları bugünkü Radikal’de okuyacaksınız.
Ben bugün Avrupa’nın göbeğinde faşizmin hortlamaya başladığının bir başka göstergesine dikkatinizi çekeceğim.
Geçtiğimiz pazar günü Roma’da Lazio ile Bari arasında bir lig maçı oynandı. Serie A’nın güçlü takımlarından birisi olan Lazio (Bizim ‘Sinyor’ Can Bartu da bir vakitler bu takımın formasını giymişti) rakibini 3-1 yendi. Buraya kadar olanlarda yadırganacak bir durum yok. İnsanın tüylerini ürperten gelişme bu maç oynanırken tribünlerde yaşandı.
Maç oynandığı sırada bir grup Lazio taraftarı tribünlerde üzerinde Mussolini portrelerinin de yer aldığı bayraklar açtılar. Bununla da kalmadılar binlerce Hırvat, Boşnak ve Arnavut’un katili savaş suçlusu Arkan’ı öven dev bir pankartı da tribüne astılar. Pankartta ‘Seninle Gurur Duyuyoruz Kaplan Arkan’ yazılıydı.
Maç sırasında ‘ultralar’ adı verilen bir grup taraftarın yer aldığı tribünlerde meydana gelen bu olaylar İtalya’da ciddi bir tartışma yarattı.
Lazio’nun başkanı ile Roma Belediye Başkanı polisi suçladı. Hareketin bir avuç taraftarın sorumluluğu olduğunu, bunun Roma kentini ve Lazio kulübünü bağlamayacağını açıkladılar. Belediye Başkanı Rutelli, “İtalya’da faşizm suçtur, polis müdahale edip bu pankartları toplamalıydı” dedi.
‘Ultra’ taraftarların bir sözcüsü ise hareketlerinin faşizmle ilgisi olmadığını ileri sürdü. Ona göre bu hareket Lazio’nun Sırp oyuncusu Mihailoviç’e destek amacıyla yapılmıştı. Oysa aynı takımda Hırvat Boksiç de forma giyiyordu ve sakatlığı nedeniyle Bari maçında yer almamıştı. Boksiç, “Utanç duydum. Kendimi çok kötü hissettim. Maçta oynuyor olsaydım formamı çıkarıp yere atar, sahayı terk ederdim” dedi. Maç oynanırken ne hakemlerin ne teknik direktörlerin ne de öteki oyuncuların aklına böyle bir tepki göstermek gelmemişti. Tıpkı maçta güvenliği sağlayan Roma polisinin de aklına gelmediği gibi..
Mussolini sağlığında Lazio’lu değildi. Reggio Emilia bölgesinin ikinci lig takımlarından Forli’yi tutardı. Bu açıdan Lazio tribünlerinde Mussolini portrelerinin yer alması yalnızca faşizme özlem ile açıklanabiliyor. Mussolini’nin torunu ve milletvekili Alessandra ise bunun abartılacak bir davranış olmadığını, doğal bir halk tepkisi olduğunu düşünüyor. “Bu eylemden rahatsız olanlar Avusturya’ya baksınlar, bu demokrasidir” diyor.
Futbol sahalarında ırkçılık bugünün sorunu değil. Yıllar varki özellikle zenci oyuncuların aşağılanmasına, tribünlerdeki taraftarların ırkçı sloganlarına futbol kamuoyu artık alıştı bile denilebilir. FIFA’nın ırkçılık karşıtı kampanyaları ve ahlaki değerlerin yüceltilmesi bu eğilimi yenemedi. Ezilen kitlelerin oyunu, aynı zamanda ezilen kitleler içinde siyaset yapmaya hevesli gruplar ve özellikle de faşistler için hâlâ iyi bir zemin oluşturuyor.
Roma’da ve Viyana’da ortaya çıkan tablolar, demokrasinin önüne günümüzde bile ciddi engeller çıkabileceğinin en çarpıcı örnekleri.