RADİKAL

Onların karıları tutumlu

 Beş yıl önce kızımın okuyacağı okula yakın bir yerlere taşınmak maksadıyla ev aramaya çıktığımda duyduğum şeyler beni çok şaşırtmıştı.

Komisyoncu, tutmak istediğim evin komşusunun bir zamanlar İstanbul’da da görev yapan ünlü bir kamu görevlisi olduğunu söylemişti. Beni şaşırtan şey aynı ismi ayrı ayrı semtlerde, birkaç değişik komisyoncudan daha duymuş olmamdı.

Bir kamu görevlisinin nasıl olup da İstanbul’un pahalı semtlerinde bu kadar mülk edinebildiğini o günlerde birlikte çalıştığımız Kurthan Fişek’e sorduğumda şu yanıtı almıştım: “Onun karısı çok tutumludur.”

Gerçekten de herkesle aynı maaşı alan ve o aldığı maaşla bir yandan çocuk okuturken diğer yandan da yaşamak zorunda olan bir kısım memur, kendileriyle aynı durumdaki diğer memurlar kıt kanaat geçinirken ev, araba, han, hamam ve nakit zengini olabiliyor. Onların bu durumunu açıklayacak tek şey de olsa olsa eşlerinin diğer memur eşlerine göre daha tutumlu davranmaları olabilir.

İlginç olan şey bu durumdaki kamu görevlilerinin hiçbir şekilde edindikleri servetin kaynağını açıklamak zorunda kalmıyor olmaları.

Hatta bu durumları (yani sıfırdan milyarder olmaları) bazı memurlar için övünç kaynağı bile olabiliyor. İş bilmenin bir göstergesi olarak yansıtılabiliyor.

Birçoğunun servet beyannamesinde yazılı olanlar karısının iki üç altın bileziğiyle bilmem neredeki kooperatif evinden ibaret olduğu halde milyon dolarlık evlerde oturabiliyorlar.

“Bir halk çocuğu”nun çalışıp para kazanmasında ve bunu kendisinin ve ailesinin refah düzeyini yükseltmek için harcamasında elbette kötü bir yön yok. Ama nedense bu “çalışkan halk çocukları” yalnızca büyük paraların döndüğü kamu kuruluşlarında kilit mevkilerde görev yapanlar arasından çıkabiliyor.

Kamuda çalışan bir mühendisin, bir doktorun, bir subayın, bir polisin ulaşmayı hayalinden bile geçiremeyeceği paraları kazanıyorlar ve sonunda da kapağı siyasete atıp, milletvekili seçilerek dokunulmazlık zırhına bürünüp “çalışarak” kazandıklarını huzur içinde harcıyor ve hatta bakan olabilirlerse servetlerine yeni servetler de katabiliyorlar.

Geçenlerde konuştuğum bir okul arkadaşım, bir kamu bankasının eski genel müdürünün tahmini servetinin 100 milyon dolara yakın olduğunu anlatıyordu.

Bugünkü Radikal’in manşetinde Ankara’da bir savcının en nihayetinde kamu görevlileri arasında büyük bir soruşturma başlattığını anlatan bir haber var.

Bu girişimin ilerisi için bir başlangıç olduğunu ümit ediyorum.

Başbakan’ın özel soruşturmacısı Kutlu Savaş’ın bir ara bu konuya da eğilmesinde yarar görüyorum.
Türkiye’de valilik, kamu bankası genel müdürlüğü, yatırımcı kuruluş genel müdürlüğü, emniyet müdürlüğü yapan (eski ve yeni) kişilerin kişisel servetlerinin konu alınacağı bu araştırmanın, devletin pisliklerden temizlenmesi mücadelesinde bir dönüm noktası olabileceğine inanıyorum.