Önceki gün Genelkurmay’ın brifingi için Ankara’daydım. Çocukluk ve gençlik yıllarımın önemli bir bölümünü geçirdiğim bu kent artık ne yalan söyleyeyim bende de İsmet Berkan’da uyandırdığı duyguları uyandırıyor.
Sinüslerime pek de iyi gelmeyen kuru hayasının yanısıra ortama egemen olan genel siyasi havadan da pek hazzetmiyorum.
En başta hazzetmediğim şey ise ana yolların ünvanları büyük birtakım kişiler için zırt pırt kesilmesi.
Gerçi aynı durum İstanbul’da da sıksık başımıza geliyor ama sanırım Ankara’dakiler bizlerden daha şanssız.
Hem uğruna yol kesilecek ‘büyük adam’ sayısı İstanbul’dakinden fazla hem de şehir zaten iki ana arter üzerinde geliştiği için bu yolların kesilmesi diğer yollardaki trafik akışını da olumsuz yönde etkiliyor.
Önceki gün sabah saatlerinde kesilen yollar yüzünden otomobilde çaresiz beklerken kafama bazı ‘saçma’ düşünceler takıldı.
Bu büyük adamlar geçerken yolların kesilmesinin en önemli nedeni bir terörist saldırıdan korkulması olmalı.
İlk bakışta haklı gibi görünüyor. Ama o zaman neden dünyanın başka ülkelerinde benzer şeylerin yapılmadığı sorusu kafama takılıyor.
Elbette oralarda da önemli devlet yöneticilerinin otomobillerinin önünde arkasında eskortlar oluyor, trafikte rahat bir yolculuk yapmalarına çalışılıyor, ama işin bizdeki kadar abartıldığına hiç şahit olmadım.
Hatta İtalya gibi devlet adamlarına yönelik önemli terör faaliyetlerinin olduğu bir ülkede Cumhurbaşkanlarının sokaklarda yalnız yürüdüğüne, Başbakanların otomobilleri ve eskortlarıyla kimseyi rahatsız etmeden trafikte geçip gittiğine tanık oldum.
Demek ki bizde koruma işini yapanlar ya beceriksizler ve bu yüzden vatandaşa gereksiz yere eziyet çektiriliyor ya da devlet adamlarımız böyle tantanalı gidişlerden çok hoşlanıyorlar.
Tansu Çiller’in konvoyundaki onlarca araca ve hatta ambulanslara bakınca galiba saltanat tutkusu biraz ağır basıyor gibi.
Dün trafikte beklerken aklıma takılan saçma düşünce ise şu: Teröristlerin amacı suikast yaparak toplumu karıştırmak, işlerin yürümesini engellemek vs.
Ama aynı kargaşayı teröristten korunmak için yaratmak, insanların işlerine, çocukların okullarına gitmesini geciktirmek akıllı bir iş gibi gelmiyor bana.
İçişleri Bakanlığımızın seçkin mensupları kafalarını çete işlerinden kaldırıp biraz da yüksek görevlilerin etkin korunmasına yorsalar hep birlikte rahat etsek diyorum.
Rahmetli dedem komünizmin ne kadar korkunç bir yönetim biçimi olduğunu bizlere göstermek için o ülkelerde yalnızca devlet ve parti yöneticilerinin kullandıkları özel yollar olduğunu, sade vatandaşların o yolları kullanamadığını anlatırdı.
Şimdi kesilen yollara, caddeleri kullanmak için yöneticilerin geçmesini bekleyen vatandaşlara bakıyorum da acaba dedemin korktuğu şey başımıza geldi de bizim mi haberimiz yok diyorum.
Son bağımsız Türk devleti komünistlerin eline geçti de yollar onun için mi kesiliyor?
