Sadece hava harekâtı yetmeyecek
Kosova’dan dün gelen haberler korkulanın başa gelmekte olduğunu ortaya koyuyor.
NATO’nun hava harekâtı ile sınırlı askeri operasyonunun Sırp milliyetçileri daha da azdırması ve sivil halka karşı şiddetin yoğunlaşması bekleniyordu. Beklenen oldu. Öğrencilerinin gözleri önünde öğretmenler, evlerinden alınıp götürülen Arnavutlar öldürüldü.
Dün Kosova’da sivil halkın can güvenliğinin sağlanmasının yolunun kara harekatıyla bölgenin Yugoslav askeri ve milis güçlerinden arındırılmasından geçtiğini yazmıştım.
Harekâta komuta eden ABD’li General Clarke son açıklamasıyla bu opsiyonun yürütülen operasyon içinde olmadığını ortaya koydu.
Clarke, Kosova’da sivillere yönelik şiddetin durdurulma emri verilmediği takdirde Yugoslavya’daki hava operasyonunun yeni hedeflerle genişletileceğini söyledi.
NATO son aşamada tüm Yugoslav askeri gücünün etkisiz hale getirilmesine kadar varacak hava harekâtının caydırıcı olabileceğini düşünüyor. Ancak bu hesabın kısa vadede bir sonuç vermeyeceğini ve bölge halkının yaşayageldiği acıların artarak süreceğini düşünüyorum.
NATO’nun bu askeri harekâtta kara savaşı ihtimalini, şimdilik de olsa, dikkate almamış olması önemli bir planlama hatasıdır.
Şu anda Kosova sınırında bulunan Makedonya’da NATO’nun 12 bin kişilik bir gücü bulunuyor. Yedekleriyle beraber 600 bin kişiye ulaşan Yugoslav kara ordusunun karşısında bunun teknolojik üstünlük ne olursa olsun önemli bir handikap olduğu açık. Ayrıca bölgenin doğal yapısı da Sırplar lehine bir avantaj olarak ortaya çıkıyor. Batı kamuoyunun kendi kayıplarına karşı olağanüstü hassasiyeti de dikkate alınırsa kara harekâtı emrinin kısa sürede verilemeyeceği açık.
Bu arada atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Bölgede Arnavutlara karşı sistemli bir etnik temizlik harekâtına girişen Yugoslavya her geçen gün amacına biraz daha yaklaşıyor. Acımasız bir şiddetle yıldırdığı halkı bölgeden göçe zorluyor. Kosova’nın, Bosna’nın bazı bölgelerinde olduğu gibi Sırplaştırılması yolunda önemli kazanımlar elde ediyor.
Türkiye’nin bu aşamada ne yazık ki elinden gelen fazla bir şey yok. Bir yandan NATO içinde kendisine düşen askeri görevi yerine getirirken diğer yandan da kucağını Kosova’dan göçen acılı insanlara açıyor. Dün bu yazının yazıldığı saatlere kadar Türkiye’ye göç eden Kosovalıların sayısı 2 bini geçmişti.
Yugoslavya bir yandan da ateşin öteki Balkan ülkelerine yayılması için elinden geleni yapıyor. Makedonya’daki Sırpların, Batı ülkelerinin temsilciliklerine karşı giriştikleri şiddet eylemlerinin amacı bu. Makedonya’da şiddet girişimlerinin sivil halka da yönelme ihtimalinden gerçekten korkmak gerek.
Bir milletler mozaiği olan Makedonya’nın böyle bir ateşe atılması Yunanistan ve Türkiye de dahil olmak üzere öteki Balkan ülkelerini de ciddi olarak etkileyebilir. Makedonya’daki NATO kara gücünün varlığı şu an için ciddi bir çatışma olasılığını gündemden çıkarıyor ama Balkanlar’da ateş bir kere yanınca yangının nerede söndürülebileceğini kestirmenin güç olduğu da tarihsel bir gerçek.