Anita Roddick dünyanın 47 ülkesinde temizlik ve güzellik malzemeleri satan ünlü ‘Body Shop’un kurucusu.
Anita Roddick’i diğer büyük girişimcilerden ayıran en önemli özellik elbette ticari başarısı değil.
Roddick yılmaz bir insan hakları savunucusu. Bu amaçla sahibi olduğu zincir aracılığıyla insan hakları konusunun gündemde tutulması ve geniş kitlelerin dikkatini insan haklarına çekmek için çeşitli kampanyalar düzenliyor.
Dünya Kupası sayesinde Roddick’in yeni bir kampanyasından daha haberdar oldum. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 50. yılı nedeniyle Body Shop’larda Uluslararası Af Örgütü ile ortaklaşa yeni bir kampanya sürdürülüyor. Kampanya ‘Savunanları Savunun’ adını taşıyor ve insan hakları savunuculuğu yaptıkları için kendi ülkelerinde yasal takibata uğrayanlara destek sağlamak amacını güdüyor. Bunun için açılmış defterlere parmak izinizi basarak kampanyaya katılıyorsunuz.
Kampanya, Zambia, Pakistan, Endonezya, Rusya, Suriye, Birmanya, Honduras, Tibet gibi ülkelerden toplam 12 insan hakları savunucusunun savunulmasını hedefliyor. Kolayca tahmin edebileceğiniz gibi insan haklarını savunduğu için hapise düşen 12 kişinin arasında bir de Türk vatandaşı var: Avukat Sevil Dalkılıç.
Body Shop’lara yolu düşen herkese dağıtılan broşürde yer alan bilgilere göre Sevil Dalkılıç faili meçhul bir cinayeti araştırırken polise düşmüş. 2 Mart 1994’te başlayan tutukluluk serüveni, sadece işkence altında alınan bir ifadeye dayanan ‘kanıt’ sayesinde 7 Şubat 1995’te 30 yıla mahkûmiyet ile neticelenmiş. 47 ülkedeki Body Shop’lara girip defterlere parmak izini basanlar Dalkılıç’ın tek başına olmadığını, milyonlarca insanın da onun düşüncelerini paylaştığını gösteriyorlar.
Üçüncü Dünya’nın demokrasisi az gelişmiş ya da hiç olmamış bazı ülkelerinin yanında Türkiye’nin de ismini görmek ilk başta bizim gururuna düşkün Türkleri epeyce rahatsız ediyor. Ama sonra büyük çoğunluğu, asıl rahatsızlık duymaları gereken şeyin ülkemizin insan hakları konusundaki sabıkaları olduğunu da anlıyor ve parmaklarını tereddütsüz deftere basıyor.
Evet, günümüzde dünya gerçekten çok küçük. Bir köşe başında diş macunu almak için girdiğiniz bir dükkânda dünyanın ne kadar küçük olduğunu ve o dünyadaki yerimizin nerede olduğunu hatırlayıveriyorsunuz. Türkiye’nin özgür ve demokratik batının bir parçası olduğu yolundaki iddialarımız bir sabun köpüğü gibi sönüveriyor.
Acaba diyorum, özgürlüklerin yılmaz savunucusu Cumhurbaşkanımız da bu kampanyaya katılmak ister mi? Onun basacağı parmak izinin çok daha anlamlı ve sonuç alıcı olacağını düşünüyorum. Dalkılıç’ı hapisten kurtarmak bu konuda saatlerce konuşmaktan daha etkili olmaz mı?
