Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Sorun sadece 'imaj'da mı?

 Devlet Bahçeli’nin MHP’yi daha geniş bir tabana yaymak, bu amaçla da partinin 12 Eylül öncesinden gelen imajını düzeltmek için çok çaba harcadığı biliniyor.

Merkez sağın iki partisinin giderek küçülmesi ve Fazilet Partisi’nin Erbakan etkisinden kurtulmayı bir türlü başaramaması, MHP liderinin partisini ‘merkez sağın en büyük partisi’ haline getirme hedefini kolaylaştırıcı bir unsur.
Devlet Bahçeli’nin gerek hükümet faaliyetleri sırasında ve gerekse parti yönetiminde izlediği politika ile, bu süreçte kamuoyunda olumlu bir izlenim yarattığı da su götürmez bir gerçek.
Hatta önümüzdeki kongrede Bahçeli’nin parti içinde de bu yönde düzenlemeler yapmak istediği ve bu konuda bir hayli yol aldığı da biliniyor.
Fakat önceki gece yarısı TBMM’de meydana gelen olaylar MHP’nin, Bahçeli’nin çizdiği hedefe ulaşmaktan daha hâlâ çok uzak olduğunu ortaya koyan bir örnek oldu.
Eminim bu yargım birçok kişi tarafından ‘acımasız ve fazla ağır’ olarak nitelenecektir.
Ancak, MHP’li yöneticilerin olayın üzerinden saatler geçtikten sonra dün yaptıkları açıklamalar bu olayı ‘arızi’ bir olay olmaktan çıkarıyor. Sorun basit bir ‘imaj’ meselesi değil, demokratik sistemin tüm kurallarını ve kurumlarını özümseyip, özümsememiş olma sorunu gibi görünüyor.
Devlet Bahçeli olayları çıkaran ve bir mahalle kabadayısı edasıyla önüne çıkan herkese saldıran milletvekilini kastederek “Bu görüntüleri partide istemiyorum” diyor ama öteki MHP yöneticilerinin açıklamaları, söz konusu davranışların partinin içinde ‘normal’ bir olaymış gibi algılandığı izlenimini yaratıyor.
Örneğin Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici ‘hiçbirimizin kabullenemeyeceği çirkin bir olay’dan söz ediyor ama ‘tahrik’ gerekçesiyle olaylara sebep olanları korumayı da ihmal etmiyor.
Bir başka Genel Başkan Yardımcısı, Şevkat Çetin, ‘töre’nin çiğnendiğinden dem vurarak “Cemal Bey etki-tepki noktasında ülkücü tavrını ortaya koymuştur” diyebiliyor.
Bunlar yanlış ve MHP’nin eski imajını tekrar hatırlatacak tutum ve davranışlardır.
TBMM’de bir milletvekili kolayca tahrik olup belindeki silaha sarılma hareketleri yapıyor, önüne çıkanı tartaklıyorsa ve davranışı ‘tahrik’ gerekçesiyle hoş görülebiliyorsa, bunun parti tabanındaki heyecanlı gençler için iyi bir örnek olduğunu iddia edebilir miyiz?
Bu davranış ‘ülkücü tavır’ gerekçesiyle benimsenirse, ellerine sopalar alıp üniversite basanları nasıl eleştireceksiniz?
Bir milletvekiline düşündüğü ve yapmak istediği şeyin parti politikasına aykırı olduğunu anlatmanın yolu bu mudur? Bu hareket tarzı geçmişin ‘Davadan döneni vurun, ben dönersem beni de vurun’ söylemini hatırlatmıyor mu?
Bugün bir milletvekilinin başvurusunu TBMM’de yırtıp atma cesaretini gösterenler, yarın bir başka milletvekilinin beğenmedikleri bir kanun teklifi ile karşılaşırlarsa ne yapacaklar?
Öyle görünüyor ki Bahçeli’nin MHP’yi demokratik sistemin normal bir partisi haline getirme çabası bu eylemden ağır bir yara alacak. Bunun herkes ve özellikle MHP için iyi bir ders olacağını, bir daha tekrarlanmaması için azami özenin gösterileceğini ümit edelim.